Mısır’da “kıyım” varmış, başka ne olacaktı ki... Bu bir darbe, silah zoruyla idareyi değiştirme, toplumu susturma, “nizam verme” icraatı.
Ve Mısır’daki darbe üzerinden, bizde hâlâ bir “darbe gerekçelendirme” çabası yürütülüyor. “Şartlar olgunlaşırsa darbe olur” fikri yerleştirilmeye çalışılıyor.
Bu fikri yaymaya çalışmak bir yana, bir askeri darbeyi “ama”larla tartışmak bile büyük bir ayıp.
Arkasına “ama” eklenmiş bazı tartışma girişimlerinin dışında “Mısır’ın Tayyip’i devrildi” diye başlık atanların, sokakta bağıranların, gazete köşelerinde kıs kıs gülenlerin seslerinin yükselmesi bu toplum adına gerçek bir ayıptır.
1960, 1971, 1980 ve 1997’den bu yana vicdanı kirli, sürekli kirlenen Türk usulü bir faşist kesimin hâlâ toplumsal destek bulabilmesi, siyasetin, demokratik siyaseti yerleştiremeyenlerin de ayıbıdır.
Meşru toplumsal tepkiler, sokakta darbe severlerin kontrolüne bu kadar kolay giriyorsa, bu da doğru siyasi ve toplumsal tahlilleri yapamayan, sorunları erkenden göremeyenlerin ayıbıdır.
Siyasetin acil görevi
“Askeri darbeler Türkiye’nin gündeminden kesin olarak çıktı mı” sorusu hâlâ soruluyor. Böyle bir korku var, çünkü her imkânla bu fikri canlı tutmaya çalışanlar var.
Evet bunlar var, ama Türkiye’de demokratik hamleleri destekleyen, toplumsal barışı destekleyen daha büyük bir kitle var. Bu büyük kitlede de bazı kafa karışıklıkları yaratıldığı görülüyor. Demokratik siyaset bunu görmek, doğru teşhis etmek durumundadır.
Sokağın ve siyasetin darbe sever azınlığa teslim edildiği görüntüsünün egemen olmasına yol açan gündelik siyasetlerin hemen masaya yatırılması, hem de en açık şekilde yatırılması gerekiyor.
Darbe kelimesinin, üç beş meczubun beyninde kalmış bir hastalık ifadesinden ibaret hâle gelmesi için daha epeyce yolumuz var.
Son günlerin kargaşası, iyi hesaplanmış kavram karışıklıkları bu yolu biraz daha uzattı. Demokratik süreçte bunca yol katettikten sonra “darbe sever tuzağına” düşmenin de açıklaması olamaz, mazereti de yoktur.
Tartışması bile ayıp
Haberin Devamı