HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan’ın Nevruz’da okunacak mektubunun tarihi bir mektup olacağını söyledi.
Bundan önceki iki Nevruz’daki iki mesajında Öcalan, barış yolunun siyasi hatlarını ortaya koymuştu. Önder “tarihi mektup” dediğine göre, bu Nevruz’da silahların gömülmesi aşamasına kesin olarak geçileceğini anlayabiliriz.
Biz, bu mektubun içeriğinde neler olabileceğini tartışırken, askeri bir alana bir silahlı saldırı yapıldığı haberi geldi.
HDP heyetinin bir gün önce İmralı’da önemli bir görüşme yapmasının hemen ardından böyle bir saldırı olması, barış sürecini sabote etme girişimlerinin kolay sona ermeyeceğini gösteriyor.
1991 yılında SHP çatısı altında Kürt milletvekillerinin Meclis’e girmesi ve Süleyman Demirel ile Erdal İnönü’nün Diyarbakır’da “Kürt realitesi” demelerini yeni sürecin ilk adımı olarak görürsek, bunu engellemek için sahneye konulan provokasyon ve sabotajların haddi hesabı olmadığını da hatırlarız.
Bütün bunlara rağmen barış sürecinin son aşamasına gelinmesi, siyasi iradenin dik durması sayesinde gerçekleşmiştir.
Abdullah Öcalan’ın mektubunun canlı veya görüntülü olmasının önemsiz bir ayrıntı olduğunu bizzat Öcalan ifade etmiş ve Öcalan’ın yazılı olarak ileteceği mektubunun Nevruz’da Diyarbakır’da okunmasına karar verilmiştir.
Sürecin son aşamasının uygulamasını, silahların bırakılmasını izleyecek bir heyet kurulması da kamuoyunun süreci takibini kolaylaştıracaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Kürt meselesi kalmadığını söylerken, son dönemde sağlanan demokratik gelişmeleri vurguladı. Bundan demokratik hamlelerin, henüz tamamlanmamış bazı adımların da tamamlanma iradesinin var olduğu sonucunu çıkarmak fazla iyimserlik olmayacaktır.
Terör meselesinin sona ermesiyle birlikte demokrasi sorunlarıyla, eksik demokrasiyle en çıplak haliyle tekrar karşı karşıya kalacağız.
Artık Kürt meselesi değil demokrasi meselesi var olunca, bunun çözümlerinin de daha geniş siyasi işbirlikleri içinde çözülmesi çok kolay olabilecektir.