Hiç kimsenin hafife almaya hakkı yok. Yarın ülkenin geleceğiyle ilgili en önemli oylama yapılacak.
Bu seçim çok fazla soruyla, bilinmeyenle gittiğimiz bir seçim. Tahmin yapmanın en zor olduğu seçimlerden biri.
Ak Parti’ye 2015 Haziran seçiminde oy vermeyen ama Kasım seçiminde oy veren 2.5-3 milyon seçmenin son pozisyonu en önemli sorulardan biri.
Bu seçmen 2015 Kasım’ında, “siyasi kaos olmasın, ülkeyi Erdoğan yönetsin” diye karar verdi ve oyunu öyle kullandı.
Yarın da “nasıl yönetsin” konusunda verdiği kararı söyleyecek. Onların sandığa gitmemesi de sonuç üzerinde azımsanmayacak bir etkisi olacak.
İkiye bölünmüş olan MHP seçmeninin de evet ile hayır arasında yarı yarıya bölündüğü varsayılıyor. Ama bu varsayımı destekleyecek fazla bir kanıt yok.
MHP’nin son anda yaptığı ‘eyalet’ çıkışıyla ilgili dalgalanma, Bahçeli’nin karışık ifadeleri de evet diyecek olan MHP seçmeninin bir kısmını sandıktan uzaklaştırabilir.
Birçok milletvekili hapiste olmasına rağmen aktif bir hayır kampanyası yürüten HDP’nin son seçimde aldığı 5 milyon oyun herhangi bir kısmının evet’çi olabileceği de ikna edici bir şekilde anlatılmadı. Buna karşılık geçen seçimde Ak Parti’ye oy veren 2.5-3 milyon dolayındaki Kürt seçmenin son kararı da bilinmiyor.
Bu seçmenin Ak Parti’ye oy vermesinin temel nedeninin barış süreci olduğu varsayımına göre, bu süreci bozan Ak Parti’ye tepki gösterilmesi gerekiyor. Ama bu da sadece bir varsayım.
İlk kez oy kullanacak gençlerle ilgili herhangi bir bilgi ve izlenim de bulunmuyor. Seçilme yaşının 18’e indirilmesinin gençleri nasıl etkilediğini de ancak sandıklar açıldığında anlayabileceğiz.
Bütün bu soruları alt alta topladığımız zaman, ne yöne hareket edeceği bilinmeyen seçmen sayısının toplamı 7-8 milyona yaklaşmaktadır. Bu seçmenin çoğunluğu sandığa gitmezse, dolaylı olarak önde olan tarafı desteklemiş olur.
Pazar akşamı 19’da bütün cevapları almış olacağız. Her cevap da yeni bir siyasi dalganın başlangıcı olacaktır.