Erdoğan’ın konuşmasından önce sunulan hatırlatma filminde, çok dikkat çekici bir noktada “devrimci” kelimesi yer alıyordu. Muhafazakar ve demokrat sıfatlarının yanına ilk kez “devrimci” sıfatı eklenince bunun bir devamı olmalıydı.
“Devrimci” sıfatının devamı bayağı kuvvetli oldu. Erdoğan’ın konuşmasının ilk bölümünde yaptığı Türkiye analizi, sağlam bir solcu analizdi. Kemalist ve devletçi etkilerden arınmış bu analizle “vizyon”un temel açısı verildi.
12 yıllık AKP iktidarında sağlanmış toplumsal, siyasal ve ekonomik gelişmeler “yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir” vurgusuyla anlatıldı.
Burada da öne çıkan demokratik gelişmeler oldu. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak “vizyon”unda ön planda demokratik süreçlerin tamamlanması vardır.
Avrupa Birliği’ne tam üyelik yolunda çabaların hızlandırılması da bu vizyonun önemli parçasıdır, barış sürecinin tamamına erdirilmesi ve Alevi meselesi dahil hiç bir “azınlık sorunu”nun kalmaması da vizyonun açık hedefleri olarak belirtilmiştir.
”Güçlü başkan” tanımı
Başbakan Erdoğan’ın vizyon ve misyon tanımları kendiliğinden “Güçlü başkan” tanımını da içeriyor.
Bu kadar kuvvetli bir demokrasi vurgusunun gereği bütün demokratik süreçlerde cumhurbaşkanının öncü roller oynamasıdır.
Devletin var olan yapısının bugünkü sıkıntıların temel kaynaklarından biri olduğunu tespit eden cumhurbaşkanının “devletin dönüşmesi”nde yapacağı, yapabileceği çok iş vardır.
Erdoğan, “devrimci” sıfatını da alarak, devlete, yargıya ve demokrasi sıkıntılarına solcu tahliller getirerek asıl “ters köşe”yi yaptı.
Erdoğan’ın kampanyasının daha çok milli ve muhafazakar noktalara dayanmasını bekleyenler tümüyle yanıldı.
Yeni Türkiye vizyonunda demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin öne çıkması AKP için de bir değişim sürecinin temelini ortaya koymaktadır.
Ve de tabii Tayyip Erdoğan bu hareketin de, bu hareketin heyecanını taşıyan orta ve alt sınıfların lideridir.
Lider, yeni bir değişim ve dönüşüm sürecini başlatarak, başında durarak liderliğinin devam edeceğini de açık olarak söylemiştir.