Türkiye’deki Suriyeliler konusunda fikir birliğine varmak da mümkün olmayacak.
Mesele körlerin fili anlamasına döndü. Suriyeli dilenci göre Batılılar ırkçı tepkiler veriyor, siyasi takıntıları olanlar siyasi hesap arıyor.
3 milyon civarında Suriyeli Türkiye’nin sırtına kalmıştır. Suriye’de savaş başladığı anda, savaştan kaçanların gidebileceği tek güvenli ülke Türkiye idi.
O sırada Ankara ile Esad rejimi arasında neredeyse savaşın eşiğine getiren gerilim olmasaydı da bu insanların kaçabilecekleri başka bir yer yoktu.
Türkiye’nin önünde iki seçenek vardı. Ya sınırı kapatarak bu insanları ölüme terk etmek ya da canlarını kurtarmalarını sağlamak.
Bu insanların ülkelerine dönebilecekleri şartların ortaya çıkması için kimse bir tahminde bulunamıyor. Esad rejiminin vadesi de belli değil, Esad gidince arkasından neler olacağı da belli değil.
Bu insanların senelerce kamplarda yaşamaları da bir çeşit hapis hayatından başka bir şey değil. Dönmeleri için süre biçilemediğine göre de bu insanları kamp hayatına zorlamak kolay kabul edilebilecek bir durum da değil.
Mesele tamamen insani bir meseledir ve ne Batı’dan ne de Doğu’dan bu insani meselede Türkiye’ye yardımcı olma eğilimi yoktur.
Maddi destekte bile oldukça cimri davranan Batı için bu Suriyeliler yabancı ve göçmen korkularının bir parçası olmuştur. Batı’da böyle bir insani meselede harekete geçmesi beklenen kamuoyları bile hareket etmemektedir.
Suriyeli göçmenler meselesi Türkiye için siyasi değil tümüyle insani bir meseledir. Ve Türkiye’nin bu insanların insanca yaşamaları ve topluma mümkün olduğu kadar uyum sağlamalarının şartlarını hazırlamak dışında yapacağı bir şey yoktur.
Bu insanların insanca yaşamalarını sağlamak zorunda olduğumuzu kabul edeceğiz. Ve elimizden geleni yapacağız.
Bu insanlara en kaba ırkçı üslupla yaklaşanların varlığı da toplumumuzdaki bir “arıza”yı daha gösterir ki, bu da hepimiz için utanç verici bir durumdur.