Başarısız darbe girişiminin karşılığı “sivil devrim” oldu. Askerin “özerklik” alanlarının tümü ortadan kaldırıldı.
Silahlı Kuvvetler, görevlerinin özelliği dolayısıyla, en tepede, genelkurmay başkanı tarafından başbakan ile birlikte cumhurbaşkanının yanında temsil edilecek. Kuvvet komutanları ise, diğer kamu kurumlarının genel müdürleri gibi ilgili bakana, milli savunma bakanına bağlı olarak çalışacak.
Türkiye’nin “asker sorunu” Cumhuriyet’in başından beri tartışılıyor. Atatürk’ün askerle siyaseti ayırması o gün bile askerler tarafından kolay kabul edilmemişti.
Askerin özerklik alanları her darbenin ardından, her ara rejimde biraz daha genişletildi, biraz daha kuvvetlendirildi.
Bugünden itibaren ise artık askerin kendi “yüksek yargı”sı olmayacak. Kendi sağlık sistemini kendisi yönetmeyecek, diğer kurumlar gibi sağlık bakanlığına bağlı olacak. Atamalarda son söz sivil siyasi iktidarın olacak.
Ve belki en önemlisi özel bir “ideolojik alan” yaratılmasını sağlayan okullar artık olmayacak. Çocukların 11 yaşından itibaren diğer vatandaşlarını aşağı gören, kendisini ise “vatanı kurtarmakla görevli” özel insanlar olarak görmesinin temelindeki eğitim sistemi değişecek.
18 yaşına gelmiş, seçimde oy veren insanlar bir “meslek seçimi” olarak kendi kararlarıyla askerliği seçebilecekler. Bu seçimi yaparken de askerlik dışında gerçek bir dünyanın olduğunu bilecekler.
Gelişmiş demokrasilerde, bunun gereği olan yapılanmalar bu süreçlerde zaman içinde gerçekleşmişti. Bizde bir çırpıda, 15 Temmuz’un büyük bir faydası olarak gerçekleşti.
Bu “sivil devrim”e sadece “askeri devrim” hayaliyle yaşayanlar karşı çıkabilir. Ama gerçek şu ki, onlar da susmuşlar, kendilerine yeni pozisyonlar aramaya çalışmaktadır.
Sivil devrimin gereği olan yeni yapılanmalar için hızlı çalışmalar gerekiyor. Bu çalışmalar da askerin katılımıyla yürürse, askerin 15 Temmuz’da aldığı büyük yaranın ve eski yaraların birikiminin temizlenmesi daha kolay olacaktır.
31 Temmuz’da, darbe girişiminden iki hafta sonra böyle bir “sivil devrim”e imza atan siyasi iktidar ciddi bir destek hak ediyor. Bütün sivil siyasetin görevi, hiçbir “ama” bırakmadan bu sivil devrime katkıda bulunmaktır.