Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Davutoğlu hükümetinin barış sürecini yönetmesiyle ilgili eleştirilerini kamuoyu önünde dile getirmesine karşılık Başbakan yardımcısı Arınç’ın cevapları bir siyasi krizdir.
MİT Başkanı Hakan Fidan’la ilgili meselede olduğu gibi tartışma en şeffaf haliyle herkesin gözü önünde cereyan etmiştir.
Ak Parti’nin kuruluşundan bu yana, parti ve hükümetler içinde çeşitli sancılar yaşanmış, bunların tümü halka hissettirilmeden çözülmüştür.
Bu kez krizin kaynağı Kürt meselesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir süredir, “Kürt meselesi yoktur” veya “kalmamıştır” şeklinde bir yaklaşımı devam ettirmektedir.
Cumhurbaşkanı’nın görüşünün ne olduğu daha açık olarak ortaya çıkmaktadır. Erdoğan, Ak Parti hükümetlerinin yaptığı reformlarla, attığı demokratik adımlarla Kürtlerin kimlik ve özgürlük sorunlarının büyük ölçüde çözüldüğü kanaatindedir ve bundan sonra yapılması gerekenin müzakerelerin güçlendirilmesi değil, silahların bırakılması olduğunu düşünmektedir.
Nevruz arifesinde İzleme Komitesine karşı çıkarken bu kanaatlere dayanan bir pozisyon almaktadır.
Hükümet, son çıkan ‘barış süreci yasasıyla’ kendisine verilmiş yetki ve sorumluluk çerçevesinde “müzakere” yapabileceğini savunmaktadır. İzleme Komitesi talebini de Hükümet bu yasal yetkisine dayanarak kabul etmiştir.
Ancak Erdoğan’ın Nevruz arifesindeki beyanlarının başka bir sonucu olmuştur. Bunu Bülent Arınç konuyla ilgili ilk konuşmasında dile getirmiştir ve Abdülkadir Selvi’nin dünkü Yeni Şafak’taki yazısında mesele açığa çıkmıştır.
Selvi’den öğrendiğimize göre Abdullah Öcalan’ın Nevruz deklarasyonunda “silahlı mücadelenin sonlandırılacağı kongre” için 15 Nisan tarihi verilmişti, ancak Erdoğan’ın konuşmasının ardından bu bölüm çıkarılmıştı.
Kriz şu anda bu aşamadadır ve hükümetin, Bülent Arınç aracılığıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan istediği, görüş ve eleştirilerini basının önünde dile getirmemesidir.
Seçime iki buçuk ay kala, ortaya böyle bir sorunun çıkmasını Hükümet tarafı doğal olarak olumsuz sonuçlar çıkabileceği ve bunun da seçime yansıyabileceği değerlendirmesini yapmıştır.
Cumhurbaşkanı için de Başbakan için de, bu krizi hemen gömmek ve seçim sath-ı mailinde barış sürecini tekrar öne çıkarmak dışında bir ihtimal yoktur.