Süleyman Şah Türbesi’nin çevresi IŞİD’in kontrolüne geçtiğinden beri, orada görevli askerlerle ilgili ciddi bir güvenlik sorunu olduğu biliniyor.
Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olduğu dönemde mesele en üst düzeyde ele alınıyordu. Hatta bu toplantılardan biri malum çevre tarafından dinlenmiş, içeriği açıklanmıştı.
Bu toplantının dinlenmesi amacı herhalde, buradan bir siyasi nema elde etmek, hükümette bir zafiyet ve başarısızlık algısı yaratmaktı.
Beklenen operasyon önceki gün yapıldı ve Süleyman Şah Türbesi daha güvenli bir noktaya taşındı.
Operasyona, bölgeye yakın noktalarda IŞİD’i püskürtmüş olan YPG’nin de lojistik destek sağladığı da ilk gelen bilgiler arasında yer alıyor.
Operasyon bölgesi Suriye toprağıdır, Süleyman Şah Türbesi, Suriye ile yapılmış anlaşmalara göre Türkiye toprağı sayılmaktadır. Bölge Suriye toprağıdır ama askeri hakimiyet IŞİD’dedir.
Bu operasyonun yapılması gerektiğine kuşku yoktur. Aksi durumda IŞİD kuşatması altındaki noktada bulunan Türk askerlerinin her an bir saldırı hedefi olması uzun süredir ihtimal dahilinde olduğu biliniyor.
Operasyonun başarılı olduğu haberi alınır alınmaz garip bir tepki dalgası da ortaya çıktı. Kimileri operasyonun ‘siyasi propaganda amaçlı’ olduğunu söylemeye başladı.
Eğer bu operasyon yapılmasaydı ve türbedeki Türk askerleri IŞİD saldırısına uğrasaydı veya operasyon sırasında IŞİD kuvvetleri veya Suriye askerleriyle çatışma çıksa ve çok sayıda ihsan ölseydi, herhalde ‘siyasi propaganda’ diye bağıranlar sevinecek, “İşte Hükümet çuvalladı” diye tepineceklerdi.
Siyasette ‘iz’an’ın yerini sadece kör bir kin ve nefret duygusu almışsa bu hastalık kangren gibi yayılır. Bu hastalığın vahim şekilde yayıldığını Süleyman Şah Türbesi olayında da görüyoruz, daha birkaç gün önce Özgecan cinayetinin ardından yapılan şuursuzluk ve iz’ansızlıklarda da gördük.
Süleyman Şah Türbesi, geçici olarak yine Suriye’de Kobane’ye ve Türk sınırına yakın bir noktada duracak. Türbe bir açıdan YPG’ye, Suriye’deki Kürtlere de emanet edilmiş oldu. Bunun da bir anlamı var.