Haberin Devamı
Paris cinayetlerini işleyenler bundan bir sonuç beklediler. Kararı alan, planı yapan, tetiği çeken kimler olursa olsun, bu şahısların veya mihrakların bekledikleri bir yankı, etki ve alışılmış tepkiler vardı.
Bekledikleri gibi olmadı.
Bu şahıslarla ilgisiz ve bu mihrakların dışında olup, barıştan korkan çevrelerin bekledikleri de olmadı. “Gördünüz, AKP’nin politikası yine çuvalladı” demek için nefessiz bekleyenlerin umdukları da olmadı.
Savaş cephesinin temennileri tutmadığı gibi, dün Diyarbakır’da açılan bir pankart Türkiye Kürtlerinin “samimiyet belgesi” olarak kayda geçti: “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz.’
Cenaze törenleri, “yasal siyasi temsilci” konumundaki BDP’nin yönetiminde gerçekleşirken, BDP, tören düzeni ve konuşmalarla bir “kararlılık belgesi”nin altına imza attı.
Bu törenler dolayısıyla BDP’ye ve tüm Kürt siyasetine doğru doğru, “isterlerse olaysız gösteri yapabiliyorlarmış demek ki...” diye geriye dönük bir “olumsuzluk” üretmeye çalışanlar hemen oldu.
Olay çıkmadığı, yine kan dökülmediği için sevinemeyenler olumsuzluk üretimlerine her fırsatta devam edeceklerdir.
Ama bu üç günden üretilebilecek iki önemli “olumluluk” var:
Törende toplanan Türkiye Kürtleri, kendi siyasi temsilcilerinin “barış süreci” politikalarını desteklediklerini bütün dünyanın gözü önünde ilan etmişlerdir.
Türkiye Kürtlerinin ve hatta Kuzey Irak Kürtlerinin siyasi temsilcilerinin içinde “barış süreci” politikalarına ilişkin bir “çatlak” görülmüyor.
Bu iki “olumluluk”, Paris cinayetleriyle başlayan tedirginlik günlerinin en önemli sonuçları olarak, bütün tarafların bu sınavdan geçtiğini gösterdi.
“Bunu da atlattık önümüze bakalım” duygusu hep olacaktır, ama bu önemli sınavdan bu şekilde geçilmiş olması kuşkusuz “barış cephesi”nde ciddi bir “güven” yaratmıştır.
CHP Tunceli Milletvekili Aygün’e, taziye ziyareti sonrası başlatılan “linç” girişiminin yansımalarına dikkat edenler, kamuoyunun genel havasını da açık olarak görebilirler.
Bu arada, Kandil’e yapılan hava saldırısı bile fazla öne çıkarılmadı.
Türk uçaklarının 60 noktayı vurduğu açıklanırken öldürülen PKK’lılar için verilen sayı 7‘dir. Böyle bir haftada kapsamlı bir hava harekâtının “askeri” bir mantığı herhâlde vardır, bunu yetkililer ve sorumlular biliyordur.