“Barış süreci”nin yeniden canlanmasının işaretleri verildiği andan itibaren kamuoyundan “iyimser” tepkiler geldi. İşin ucundan gerçekten “barış çıkar mı” sorusu yok olmuş değil, ama umutlu bir hava, hâlen hâkim...
“Türkiye iyiye doğru mu, yoksa kötüye doğru mu gidiyor” diye sorulduğunda herkesin kafasında canlanan birinci maddenin ne olduğu belli.
Metropoll araştırma kuruluşunun elde ettiği sonuçları hangi tarafından okursak okuyalım, iyimserliğin artışı da açık olarak görülebilir, ama iyimserlikteki artışın hâlen belli bir “ölçülülük” içinde olduğu da söylenebilir.
Metropoll yukardaki soruyu eylül ayında sorduğunda aldığı cevap epeyce ağırdı. “İyiye gidiyor” diyenler yüzde 31,8 çıkarken, “kötüye gidiyor” diyenlerin oranı patlamıştı: Yüzde 50,1.
Eylüldeki bu havanın neden değiştiğini herkes kolayca anlayabilir. İki ay sonra aralık ayında verilen cevaplarda “iyiye gidiyor” diyenler yüzde 40,2’ye yükselirken, “kötüye gidiyor” diyenler yüzde 39,7’ye iniyor.
Bu iki ayda yapılan, birkaç görüşmedir. Ama esas olarak konuşmaların içeriği ve üslup değişmiştir. Kamuoyunun “hissiyatının” değişmesinde bu kadarı bile çok etkili olduğuna göre siyasetin alması gereken mesaj son derece nettir.
Bu “hissiyat”ın daha da “iyimser”e yönelmesinin koşullarını siyasi iradeler de gördüğüne göre, hangi yolların açıldığı da bellidir.
Durumu daha da açık anlatan bir soruyu Metropoll sormuş: “Son bir yıl içinde basın özgürlüğü ve gazeteci yazarlar üzerinde baskının arttığını düşünüyor musunuz?” Bu soruya evet diyenler yüzde 51,7; hayır diyenler yüzde 34,4’tür.
Siyasilerin durumun gerçekte böyle olmadığına ilişkin açıklamaları etkili olmadığına göre, bu algının değişebilmesi için mevcut “demokrasi arızaları”nın tamiratına yönelik hızlı bir çalışmanın ne kadar gerekli olduğu da gayet açık.
Metropoll’ün “bu pazar seçim olsa” sorusunun cevabında seçmenin ana eğilimlerinin değişmediği görülüyor. Kararsızlar dağıtılmadan AKP yüzde 39,1; CHP yüzde 17,6; MHP yüzde 9,8 oranlarına ulaşıyor. Bu oran da AKP’yi yüzde 50’nin üzerinde tutuyor.
Araştırmalar üzerine çok yorum yapılabilir, ama “iyimserlik” ve “özgürlükler” kısımları üzerine kimse karmaşık senaryolar aramasın, sonuçlar tek bir şeyi ve çok net anlatıyor.