İstanbul’da yaşayanların büyük çoğunluğu bugün sokağa çıkmamak için dünden tedbir aldı. İnsanlar birbirlerini uyardı, iş yerlerinden izin alındı.
Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı bir kez daha korku, endişe ve gerginlik içinde geçecek, kutlanmayacak.
Bu tür meselelerde doğruyu bulmadaki yavaşlığımızı, yanlışlarımızı ve akıl, mantık yollarına ağır faturalar ödeyerek ulaşma alışkanlığımızı teyit edeceğiz.
Bu korku ve endişeler olmayabilirdi, yetkililer sadece 1 Mayıslar için Taksim’in açılmasını kabul edebilir, kutlamaların şenlik hâlinde geçmesi için düzenleyiciler de katılımcılar da iradelerini ortaya koyardı.
Daha önce bu oldu, kimsenin burnu kanamadan görkemli kutlamalar yapıldı, herkes bu travmayı atlattık diye sevindi.
Tekrar eski travmaya dönmek için büyük bir ittifak gerekiyordu, maalesef bu yıl da el birliğiyle 1 Mayıs travmasına geri dönmüş olduk.
Doğru yönetmek
Dünyada bir tek bizde 1 Mayıs travması yaşanırken, dışarıda bizim hâlimizden endişe duyanlara şaşırmak gibi bir hakkımız kalmıyor.
1 Mayıs’ı gerektiği gibi ve de Taksim’de kutlamayı başaramıyoruz, sonra demokratik olgunluğumuzla ilgili laf edenlere kızıyoruz.
Bu travmayı atlatmak hâlâ mümkün. Şöyle mümkün; yetkililer Taksim’in 1 Mayıs kutlamasına açıldığını ilan ederler ve bunu da “yenilgi” olarak değil, “doğru yönetmek” olarak görürler.
İnsanların “acaba ölüm olur mu” diye bir korkusu varsa, bu korkuyu yok etmek doğru yönetimdir.
Geçmişiyle, geçmiş travmalarıyla yüzleşmeyi henüz öğrenirken, Türk toplumuna yeni travmalar yüklemek yazıktır.
Bugünün olaysız geçmesi, korkuların, endişelerin boşa çıkması esastır. 1 Mayıs’ın kendileri için büyük anlam taşıdığına inananlar için de esastır.
Bunun olabileceğini göstermek de herkes için bir siyasi başarıdır, bütün siyasi iradeler için de bugün sokakta olacaklar için de, sendikalar için de, geçmişin acılarını hâlâ yüreğinde kuvvetle taşıyanlar için de...
Olabilir, olmalıdır
Haberin Devamı