Öcalan’ın önerileri

Haberin Devamı

Abdullah Öcalan, iki yıl kadar önce, açlık grevleri çok sayıda ölüme yol açacağı sırada sahneye çıktı ve bu grevleri durdurdu. Bir yıl kadar önce, geçen mart ayında, Nevruz’da silahların susacağını ve sonrasında “demokratik siyaset”in esas olacağını ilan etti. PKK Öcalan’ın yol haritasına uydu, militanlar dağdan indi, sınır dışına çekildi ve silahlar sustu. ‘Barış süreci’ dediğimiz olayın özeti budur.

Geçen bir yılda, “akil insanlar”ın yaygın görüşmeleri, her düzeyde yürütülen tartışmalar ve her türlü itirazın açıkça konuşulması, sürecin önemli bir ayağı oldu. “Akil insanlar” görüşmelerinin sonuçlarını raporlar hâlinde Başbakan’a sundular.

Geçen bir yılda, önce Gezi olayları sonra da 17 Ağustos operasyonuyla ortaya çıkan bütün gerilimlerde Kürt siyaseti mesafeli davrandı. Gezi hassasiyetlerinin bir yanına yakın durdu ama, Erdoğan karşıtı koalisyona açıkça uzak durdu.

Şimdi BDP Eş Başkanı Demirtaş Diyarbakır’dan, Öcalan İmralı’dan “çok bekledik” diyorlar. Demirtaş, demokratik özerklik tanımına giren çalışmaların başlamasından söz ediyor, Öcalan da yeni ve yasal bir müzakere platformu oluşması için önerilerde bulunuyor.

Karşı hamle

Devletin, İmralı’da yaptığı görüşmelerin devam ettiğini, ama bunlarla herhangi bir somut gelişme sağlanmadığı anlaşılıyor. Kürt siyaseti, bu sonuçsuz görüşmelerin bir oyalama taktiği olmasından kuşkulanıyor ve kuşkusunu açıkça ifade ediyor.

Önümüzdeki üç seçim sürecinde, Hükümet-devlet tarafındaki bekleme ve meselenin esaslı olarak ele alınmasını bu üç seçimin sonrasına bırakma eğilimi haklı bir kuşku kaynağıdır. Yerel seçim sonrasında, gerilimi tırmandırarak barış sürecinin kenarda kalmasını sağlayan koalisyonun aynı tavrının devam edeceği bellidir. Bunun karşı hamlesi, barış sürecinin canlandırılması olursa, koalisyonun bu hesabı boşa çıkarılabilir.

Öcalan’ın önerileri içinde yer alan “komisyonlar”ın, Meclis’ten ve dışarıdan katılımlarla özerk müzakere heyetleri gibi çalışması mümkündür ve kendiliğinden yasal bir temel oluşturabilir.

Kürt siyasetinin, “demokratik özerklik” kavramı üzerinden giderek, müzakere süreçlerinin çıtasını en tepeye koymasının ise sürece bir faydası olacağı kuşkuludur.

DİĞER YENİ YAZILAR