Tahir Elçi’yi kimin öldürdüğünün cevabını yine herkes durduğu noktaya göre vermeye çalışıyor.
“PKK öldürdü” demeye çalışanlar, halen bunun mantıklı bir açıklamasını üretebilmiş değiller. Ama çalışıyorlar.
Cinayet anını herkes gördü. Elçi’nin açıklama yaptığı noktanın sağında çatışma çıkıyor, çevredekiler ve Elçi’nin dikkati o noktaya yöneliyor.
O anda çatışmanın olduğu yönün tam tersinden, Elçi’nin sırtından ateş ediliyor. Bir mermi Elçi’nin ensesine isabet ediyor.
Elçi çatışmanın arasında kalmış değildir, doğrudan hedef alınarak vurulmuş, öldürülmüştür. Bu silahın ateşlendiği nokta Elçi’ye uzak bir mesafededir.
Tahir Elçi tarihi bir caminin kurşunlanmasıyla ilgili basın açıklaması yaparken “birileri” ateş etmiş ve bir çatışma başlatılmıştır. Planın birinci adımı budur ve bu çatışma devam ederken ters yönde mevzilenmiş bir şahıs da Elçi’yi vurmuştur.
Bunun planlı bir cinayet olduğunun bütün kanıtları ortadadır. Bulunması gereken de önce, Elçi’nin ne tür bir silahla öldürüldüğüdür ve anlaşıldığı kadarıyla o mermi bulunmuştur.
Merminin ne tür bir silahtan çıktığının bulunması da zor değildir, anlaşıldığına göre Elçi’yi öldüren mermi bulunmuştur.
Elçi cinayeti, daha ilk anda herkesin aklına Hrant Dink cinayetini getirdi. Planlı, profesyonel bir örgütlenmenin, kamu elleriyle karartılma ve kafa karıştırma girişimlerini hatırladık.
Çok benzeyen bir sahneleme, elinde silahla kaçan bir PKK’lı görüntüsüyle birlikte uygulanmaya başlandı. Bu PKK’lı, görüntülere göre, Elçi’yi öldüren silahın ateşlendiği noktanın tersinden, çatışmanın olduğu noktadan kaçmaktadır. Bir polisi öldüren, birini yaralayan silahlardan biri bu silah olabilir, ama Elçi’yi öldüren silah olması ihtimali düşük görünmektedir.
Tahir Elçi, demokratik siyaset içinde bulunan, barışı savunan ve bunun için uğraşan bir insandı. Kimileri için de cezalandırılması gereken bir insandı. Hapse atılamadı, vuruldu, öldürüldü. Nedenlerin, niçinlerin cevapları çok açık bir cinayet daha herkesin gözü önünde işlendi. Geriye kalan başka bir soru var: Arkası gelir mi?