Bu ülkenin birkaç kuşağını fena hâlde yormuş kavgalardan biridir “cumhuriyet kimin” kavgası. Aslında bu, hep tek taraflı bir kavga oldu.
Cumhuriyetin kurucu kimliğinin kendilerine ait olduğunu söyleyenler sürekli olarak “cumhuriyet benim” diyerek, olmayan bir kavga hâlini canlı tuttu.
Cumhuriyetin kurulduğu dönemde bu “sistem”e karşı olanlar da vardı, ama o siyasi hareketler ciddi bir varlık göstermeden sönmüştür.
Geçen 29 Ekim’de tören alanında bir siyasinin askeri erkâna “Cumhuriyeti siz koruyamadınız biz koruyoruz” diye seslenmesi aslında bu kavga konusunun neden canlı tutulduğunu çok iyi anlattı.
Kendisinden farklı olanı “cumhuriyet karşıtı” ilan ederek düşman yaratmak ve esasında olmayan düşmanlarla sürekli bir mücadele hâlini canlı tutarak siyasi egemenliğini kuvvetlendirmek uzun yıllar boyunca başarılı bir siyasi strateji oldu.
O devir de bitti bitecek...
Sindirme üzerine kurulu bu strateji hâlâ kullanılmak isteniyor. Farklı bir görüşüm varsa, “cumhuriyetin sahibi benim” diye sürekli bağıranlarla farklı düşünüyorsam cumhuriyet düşmanı ilan edilirim korkusu bu stratejinin, sindirme ve susturma stratejisinin ana unsurları olarak “korkan toplum” yaratılmasını sağladı.
“Korkan toplum”dan, özgürce düşünen ve konuşan topluma dönüşmek kolay bir süreç değil. Demokrasiyi “kötüye” kullananların cumhuriyete zarar vereceğine dair kanaatlerin uzun zaman süren faaliyetler sonucu yerleştirilmiş korkuların bir sonucu olduğunu anlamak da kolay değil.
Mustafa Kemal’in cumhuriyet fikrini, medeni ve çağdaş bir sistem olarak hayata geçirmesinin üzerinden geçen 90 yıl boyunca ve en başından beri cumhuriyet “herkesin cumhuriyeti”.
Demokrasiyi kısıtlı tutmak ve toplumu sindirmek için “cumhuriyetin sahibi benim” diye bağıranların devri de bitti bitecek.
Kimse korkmasın, merak etmesin, cumhuriyet bütün toplumun cumhuriyetidir.
Herkesin korkusuzca konuşabildiği demokrasinin, medeni bir toplum hedefinde buluşan iradenin adı olan Cumhuriyet Bayramı herkese kutlu olsun.
Merak etmeyin o herkesin...
Haberin Devamı