Alman Meclisi’nin Ermeni soykırımı kararıyla, aramızda “niza” olan ülkeler arasına Almanya da eklendi.
Liste, bayağı kabarık ve ağır bir hale geldi. Önemlilerini sayalım.
Suriye ile aşağı yukarı savaş halindeyiz. Bu kriz mülteciler dolayısıyla büyük bir iç ve uluslararası sorun haline gelmiş durumda. Mültecilerle birlikte vize muafiyetinin de krize dönüşmesiyle bütün Avrupa ile sıkıntılı bir noktadayız.
Rusya ile durumumuz belli, Putin yönetimi en küçük bir gevşeme göstermediği gibi ambargoları sımsıkı uyguluyor, bunlara küçük küçük başka baskılar da ekliyor.
ABD ile Suriye Kürtleri ve Suriye politikası dolayısıyla oldukça “serin” bir dönem yaşıyoruz. Amerikan yönetimi Ankara’nın “kırmızı çizgi” veya “hassasiyet” dediği hiçbir konuyu dikkate almıyor.
Mısır ile ilişkilerimiz Sisi darbesinden beri sıfır noktasında. Bütün Arap dünyası ve Batı, Mısır ile ilişkilerini normalleştirmiş durumda.
Bu listeye, ambargo uyguladığımız Ermenistan’ı da eklemek gerekiyor.
Hem Amerika hem Rusya hem Almanya ile ilişkileri bozuk olan tek ülke herhalde biziz.
Yakın dönemde tek ilişki düzeltmesini ise İsrail ile yapmayı başardık.
Almanya’nın soykırım kararına karşı yapabileceklerimiz de çok belli. En yüksek seslerimizle bağıracağız ve bağırmaya devam edeceğiz.
Ama Ermeni meselesinin bizim için, Türkiye Cumhuriyeti için bir sorun haline gelmesindeki yanlışlarımızı konuşmayacağız.
Almanya’dan şu anda oldukça serinkanlı karşı tepkiler geliyor. Merkel de “Türkiye ile ilişkilerimiz güçlüdür” diyerek krizin büyümesini istemediklerini ifade etti.
Ama Ankara, Almanya’nın soykırım hamlesini yaparken sonrasına ilişkin hesapları yaptığını herhalde tahmin ediyordur.
“Niza” listesi kabarık olduğu zaman “herkesle kavgalı” görüntüsü her konuda aleyhe çalışan bir durum haline gelir. Bu da en beklenmedik konularda bile sorun çıkması ihtimalidir.
“Herkesle kavgalı” görüntüsü verenin, en haklı konularda bile sözünü dinletmesinin zorlaştığı da bir başka gerçektir.
Dışa verdiğimiz görüntünün içinde bir de “savaş” olduğunu unutmayalım.