Haberin Devamı
2011 yılı, tarihin kayıtlarında kayıp yıllar arasında yer alacaktır. Kaybın büyüklüğünü gösteren, yıl sonuna üç gün kala 35 köylünün ölümüdür.
Seçim kampanyasında, bolca uçuşan kısır lafların yanı sıra Türk halkına iki de önemli vaatte bulunuldu.
Biri çağdaş bir anayasa diğeri de yine anayasayla yakından ilgili, Kürt sorununun çözümü yolunda ciddi adımlar atma vaadiydi.
İkinci vaat, aynı zamanda hem terörden kurtulma hem de lafta kalmayacak bir “ileri demokrasi”ye doğru hızlanma vaadidir.
2011 yılının sonunda bu beklentilerin tam tersine görüntüler bütün ülkeyi kapladı, toplumun yaz sonunda girdiği iyimser havayı dağıtan kara bulutlara dönüştü.
Soruşturmalar, operasyonlar, gazeteci tutuklamaları ve dolup taşan hapishaneler ilerleme değil gerileme göstergesidir.
Bunca yılda birikmiş kirleri temizlerken ve toplum da bunu talep ederken, insanlarda “ne oluyor” sorusunun doğmasına yol açmak temizliğin kendisi hakkında da kuşkular yarattı.
Türk toplumu geriye dönük temizlenme talebini Dersim olayının tartışması dolayısıyla da gösterdi. Ama hiçbir temizliğin başka kirlenmelere yol açmasını, temizliğin başka amaçlarla kullanılmasını istemediğini de her fırsatta gösterdi.
2011’de Kürt sorununda ve demokraside ilerleme mi sağlandı gerileme mi?
Bu sorunun cevabını “gerileme” olarak verenler çoğalmışsa siyasi iradenin kendisini tekrar değerlendirmesinin zamanı gelmiş demektir. 33 kurşunun vicdani ağırlığından kurtulmak isterken, bombalar altında parçalanmış 35 ceset bütün kayıpların sembolü olarak anılacaktır.
2011’in neden kaybedildiğinin cevabı da bellidir, kaybetmemekle yükümlü olanlar da bellidir.
2012’nin de kayıp yıllar arasına girmemesi için yapılacak bütün açılımlar “hayati” hale gelmiştir. Önümüzdeki yılda, ekonomiyle ilgili olumsuz beklentiler de şu andaki kara yığının üzerine çökerse, 2012’nin kayıplarının katlanarak artması, çok ciddi bir tehlike olarak önümüzde duruyor.
Yeni bir yılı açarken karamsar olmamak gerekir, ama o 35 cesede bakıp da düşünmeyenler hepimizi karamsar olmaya zorluyor.
Yine de 2012’nin bir öncekine göre daha iyi bir yıl olması için en küçük umutları bile büyütmeye ihtiyacımız var, bunu sağlayacak olanların da bilinçlerini tazelemeye şiddetle ihtiyacı var.
Hepimizin, ülkemizin ve dünyanın yeni yılının mutluluklar getirmesini diliyoruz. Her şeye rağmen.