İstenen “fikri hür, vicdanı hür” bireyler değil

Haberin Devamı

Raporu Dünya Bankası yazmış, Milli Eğitim Bakanı da kendisini “kötü hissetmiş.”

Raporda yazılı olanlar eğitimdeki düzeyimizin hâlini ortaya koyuyor ve belirtilen hususlar arasında bilmediğimiz bir şey de yok.

Türk vatandaşları çocuklarının eğitimi için, gelişmiş ülkelere göre iki kat fazla harcama yaptıkları halde, çocuklar bu ülkelerdeki düzeyin çok gerisinde...

Gelir dağılımındaki eşitsizlik eğitim düzeyleri arasında büyük farklar yaratıyor...

Öğretmen kalitesi düşük, üstelik öğretmenlerin işlerini ciddiye almadıklarına ilişkin işaretler var...

Sınava endeksli bir sistemde çocukların gelişme imkânı iyice kısıtlanıyor; çocuklar, gençler sürekli sınav sarmalı içinde düşünme yeteneklerini geliştiremiyor...

***


Dünya Bankası’nın eğitim sistemimizin durumuyla ilgili tespitleri böylece uzayıp gidiyor, rapordaki ifadeler tam böyle değil, biz daha açık hale getirdik.

Rapordaki tespitleri alt alta sıraladığınızda ortaya çıkan duruma en uygun sıfat da “berbat” oluyor.

Çocuğunun iyi eğitim almasını isteyen bütün ebeveynler gibi, eğitimle ilgili olan herkes de durumun “berbat” olduğunu biliyor. Yani bütün ülke durumu biliyor, ama durumu değiştirme yönünde parmak kımıldamıyor.

***


Parmak kımıldamıyor, çünkü parmağını kımıldatması gerekenler, yönetim odakları “fikri hür, vicdanı hür bireyler” yetişmesini istemiyorlar.

Bunun yerine ne istendiği, Başbakan ile ana muhalefet liderinin kısır polemiklerinden birinde açıkça ortaya konuldu.

Ülkemizin bir iktidar odağı için gelecek nesiller “milliyetçi, muhafazakâr” olmalı, diğeri için ise “milliyetçi, devletçi” olmalı.

Bu sıfatlara “dindar” veya “Atatürkçü” gibi sıfatlar eklenmesi iki tercihin temel niteliklerini değiştirmiyor. Tanımların her ikisinin de dünyaya aynı uzaklıkta; epey uzakta olması durumu, birinin işe dini, diğerinin Atatürk’ü katmasıyla değişmiyor. Her iki tanımda da temel nitelik “itaatkârlık”, “hürriyetlere değil otoriteye” bağlılıktır.

***


Her iki zihniyet de “fikri hür, vicdanı hür” kuşakların yetişmesine kapıları kapalı tutarak bugünkü “berbat” durumu yarattı.

Mevcut zihniyetlerden “fikri hür, vicdanı hür” nesilleri hedefleyecek zihniyete geçiş kolay değil. Ve bu geçiş gerçekleşmedikçe de “dünyaya uzak” kuşaklar yetişmeye devam edecek, dünya ile fark çok daha fazla açılacaktır.

DİĞER YENİ YAZILAR