İnişin çıkışı?

Haberin Devamı

Çatışma, kullandığı bütün araçlarla düzeyi düşürdükçe, yayılması da karşısında etik ve demokrat tavırla durmanın para etmemesi de kaçınılmaz oluyor.

Savaş kirleniyor, kirlendikçe her tarafı kirletiyor. Artık tek geçerli yöntem, ne olursa olsun; ardını, sonrasını düşünmeden karşı tarafa vurmaktan ibaret.

Her gün, akşam saatlerinde yeni bir kayıt beklenirken, demokratik siyasi mücadelenin koşulları da biraz daha yok oluyor.

Bu erimenin bir sonucu, HDP-BDP’lilere artan saldırılardır.

Bir başka sonucu, Başbakan’ın hızını alamayıp “Facebook’u YouTube’u kapatırız” demesidir.

Kayıt kliplerinin, gizli dinlemelerin en sıradan günlük olaylar hâlini alması, siyaset değildir; herkesi yıpratan, herkesi yoran, toplumu bunaltan bir savaştır.

Siyaseten ciddi bir iniş hâli yaşadığımıza kuşku yok. Bu inişin tekrar bir çıkışa dönüşmesi de ancak gerçekten siyasete dönüşle mümkündür.

Halk görüyor, söylüyor...

Her şey savaşın aracı olunca katillerin sokağa salınması bile siyasetçileri uyandırmıyor. Darbe davalarının bile savaş araçlarından biri hâline gelmesi, bu davaların esasının buharlaşma sürecine girmesi de siyasileri uyandırmıyor.

Kayıtlara odaklanmış bir hâlde, topluma ağır gerilimler yaşatıldığını siyasiler görmüyor.

Siyasetin düzeyinin düşmesinin, siyasetin iyice güdükleşmesinin siyasetin tümünü yıprattığını siyasiler görmüyor.

Yerel seçim arifesinde, halka gelecekle ilgili bir şey söylemek yerine sadece savaş sözleriyle yetinmenin siyaseti hırpaladığını da siyasiler görmüyor.

Bu inişin bir çıkışı olmak zorundadır ve o çıkışı yapabilecek olan da sadece siyasettir.

30 Mart’ta halk bundan sonra kendisini kimin yönetmesini istediğini söylerken, bir “çıkış” istediğini de söyleyecek.

Ülkenin bu ortama bilinçli bir şekilde sokulduğunu halk teşhis etti. Halk, çıkışın anahtarının yine demokratik siyasette olduğunu da biliyor, söylemeye çalışıyor.

Bu inişin çıkışı geciktikçe, 70’lere benzer bir kâbus ortamının ufukta durduğunu halk görüyor, siyaset görmüyor.

DİĞER YENİ YAZILAR