Çankaya’daki devir teslimlerden dünkü devir teslime geliş kendi başına büyük bir tarihi süreci anlatıyor.
İnönü’nün Celal Bayar’a Çankaya’yı devri, Anadolu Ajansı’nın kısa bir bülteniyle duyurulmuştu. Cemal Gürsel’in görevi devralması gereken Bayar hapisteydi.
Çankaya Köşkü sonraki üç dönemde askeri alan oldu. Korutürk’ün farklı kişiliği Çankaya’yı askeri alan olmaktan çıkartmadı.
Kenan Evren’in görevi devralacağı bir cumhurbaşkanı yoktu. Turgut Özal Evren’in yerine geçerken askerin tepkisi konuşuluyordu.
Demirel görevi Sezer’e devrederken siyasi gerilimin bütün soğukluğu herkesin yüzündeydi.
Abdullah Gül görevi devralırken yine askerin müdahale edip etmeyeceği konuşuluyordu. Sonra Köşk boykotları geldi. Yine cumhurbaşkanını tanımayanlar vardı, boykotçular vardı.
Dün 2007 yılındaki askeri muhtıraya rağmen Meclis’teki AKP’lilerin oylarıyla cumhurbaşkanı seçilen Abdullah Gül görevini, halkın oylarıyla seçilen AKP’li Tayyip Erdoğan’a devretti.
Bugüne kolay gelinmedi
İkinci cumhuriyetin ilk günü şöyle başlamış oldu. Askerin durumuyla ilgili bir dedikodu yok, endişe yok. Hala boykotçular var, ama dünyanın dört bir yanından liderler, ülke temsilcileri törende yer aldı.
İkinci cumhuriyet, hiç bir vesayet tartışması olmayan, toplumun iradesinin ve demokrasinin gereklerinin önde olduğu bir maneviyatı anlatıyorsa, 28 Ağustos 2014 ikinci cumhuriyetin ilk günüdür.
Halkın doğrudan seçtiği bir cumhurbaşkanının görevine başladığı gün, ikinci cumhuriyetin birinci günü olarak kayda geçmelidir.
Birinci gün, ikinci cumhuriyetin ilk günü olarak kayda geçse de ikinci cumhuriyetin “gerçekleşmesi” için neler yapılması gerektiğini ifade etsek de bunların hayatın kendisi olması gerekiyor. “İlk gün”, inşanın başlamasının ilk günüdür.
AKP’nin birinci cumhurbaşkanının görevini AKP’nin ikinci cumhurbaşkanına devretmesi AKP’nin görevinin ağırlığını da anlatıyor.
Abdullah Gül, bir geçiş döneminde görevini layıkıyla yerine getirdi, geleceğin “demokratik inşa”sının temellerine çok harç taşıdı.
İkinci cumhuriyetin ilk gününe kolay gelinmedi.