Meclis’teki iç güvenlik paketiyle ilgili eleştiri ve tepkilerin başını HDP çekmiş, diğer muhalefet partileri de HDP’ye katılmıştı.
Pakette, güvenlik güçlerinin “önleyici” nitelikte olarak kabul edilen bazı icraatlarının temel hak ve özgürlükleri çiğneyici nitelikte olduğu ortak görüş olarak ortaya çıkmıştı.
Paketteki bazı maddeler de, zaten kanunlarda var olan çeşitli yasakları biraz daha açar ve bazı açık isimlendirmeler yapar niteliktedir.
Molotof kokteyli kullanmak zaten suçtur, insana zarar verici her türlü aletin, sapanın da bu amaçla kullanılması suçtur. Gösterilerde milis ve para-militer üniforma giymek de, bunun işaretlerini taşımak da suçtur, suç işlemek amacıyla yüzünü kapamak da suçtur. Bunların hepsinin karşılıkları ceza kanunlarında vardır.
İç güvenlik paketinde, zaten suç olan bu eylemler, daha açık olarak tarif edilmiştir ve bunlar en çok Güneydoğu’daki gösterilerde ortaya çıkmaları nedeniyle tartışma yaratmıştır.
Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısı öncesinde ortaya çıkan “on madde”nin bazıları, aynı kelimelerle olmasa da iç güvenlik paketiyle ilgili görünmektedir.
Bunlar, Hükümet ile HDP arasındaki görüşmelerde ele alınmış olmalıdır ki, bu maddelerde birkaç değişiklik yapılmış ve nihai metin açıklanmıştır.
On maddenin çoğunluğu demokratik süreçle, bazıları Kürt gençlerinin şiddet ortamından çıkarak demokratik siyasete geçişleriyle ilgilidir.
Bu noktada, iç güvenlik paketinin itiraz gören maddelerinin geri çekilmesi veya değiştirilmesi Hükümet açısından bu gençlerin şiddetle ilişkilerinin sona erdirilmesi noktasında önemli bir “iyi niyet” göstergesi olacaktır.
Bu durumda “teröre taviz verildi” diye bağıranlar olacaktır, ama bu bir taviz değildir, doğru noktaya birlikte gelinmesidir.
Doğru noktaya birlikte gelinirken, karşılıklı “iyi niyet” ve “kararlılık” gösterilmesi birinci ihtiyaç olarak görülecektir.
İç güvenlik paketinin geri çekilmesi veya değişiklikler yapılması halinde şiddete yol açılmaz, tam tersine şiddetin yolları biraz daha kesilmiş olur.