Her yer sandık

Haberin Devamı

Gezi direnişinin başında “anlamak” kelimesi önem taşıyordu. Birçok yetkili “mesajı aldık” dedi, “hayata müdahaleye” tepkiler yükselince “anlamak” isteyenler hemen yılmadı.

Önceki akşam, göstericilerin direncini ve güvenlik güçlerinin biber gazı operasyonlarını yakından izlemek imkânım oldu. Öfke dozunun seviyesi, biber gazının dumanıyla birleşince ortaya çıkan görüntüde “anlamak” kelimesinin hiçbir ağırlığının kalmadığını herkes görebilir.

Gezi Parkı’nın ağaçları telef olmayacaktır, kışla ve AVM işleri kalmamıştır. Ama “Direnişçiler kazandı, istedikleri oldu” denilemiyorsa kalan, “siyasi hedefler”dir.

Başbakan Erdoğan da, direnişin siyasi ve kendi şahsına yönelik içeriğinin karşısına sert bir siyasi duruşla durmaya devam ediyor.

Ülkenin meselesi

Siyasi çatışmanın hararet düzeyi yükseldikçe, içine girilen ısınmanın toplumun şu anda “bunların dışarısında“ olduğu izlenimi veren kesimlerini de etkilemesi kaçınılmazdır.

Başbakan bu tartışmaya, çatışmaya herkesin katılmasını istediği için art arda mitingler yapıyor. Gezi krizi, sadece İstanbul’un ve birkaç “AKP karşıtı” ağırlıklı şehrin meselesi değildir, bütün ülkenin meselesi olmuştur.

Türkiye’nin Kürt vatandaşlarının da meselesidir, bu çatışmanın alacağı şekil onların da yakın geleceğini çok yakından ilgilendiriyor.

Gerilimin ekonomiye etkileri de vardır, dış politikaya etkileri de vardır.

Aciliyet kazandı

Başbakan, Erzurum konuşmasında “final sandık“ dedi. Bundan, Hükümet’te ve Başbakan’ın duruşunu destekleyen siyasi çevrelerde de “sandık” kelimesinin dolaşımda olduğunu çıkarabiliriz.

Sandığın ortaya konulması konusu giderek aciliyet kazanmıştır. Hiçbir toplum bu kadar uzun süre gerilimde yaşamayı, öfke ve düşmanlıkların sürekli tırmandığı, tırmandırıldığı bir ortamda yaşamayı, sürekli biber gazı yutmayı hak etmez.

Sandığın ortaya çıkması mecburiyet hâline gelmiştir. Sandıkta bütün soruların cevapları istenecektir, son yaşadıklarımız da bir demokrasi deneyi olarak o zaman kayda geçebilecektir.

DİĞER YENİ YAZILAR