Her şeye rağmen barış dili

Haberin Devamı

Bu olayların bire bir benzerlerini yaşamadık mı? Yaşadık. Ama bir kez daha aynı durumla karşılaştığımızda, yine bir kez daha sanki ilk kez yaşıyormuşuz gibi tepki veriyoruz.

Siyasiler aynı sözleri tekrarlıyor. Bir alttaki siyasiler aynı sözleri tekrarlıyor.

Hepsi ilk kez böyle bir olayla karşılamış gibi, aynı duygusal lafları ardı ardına sıralıyor.

Gaziantep olayı da daha önceki benzerleri gibi, aynı şeyi gösterdi. Barış dilinden uzaklaşıldığı zaman, meydan savaşın devamından şöyle ya da böyle çıkarı olanlara kalıyor. Bunlar seslerini yükselttikleri zaman da koro hızla büyüyor.

***


Geçen yıl, seçim öncesinde AKP barış dilini bir kenara bıraktı, Kürt vatandaşların oyları üzerine BDP ile toplumu germe yarışına girdi.

Siyasetin hiçbir kesiminde barış dili öne çıkmıyorsa, hiçbir siyasi hareket barış dilinde ısrar etme basiretini göstermiyorsa bunun sonuçları bellidir.

Yine aynı sahneleri tekrar tekrar yaşamaya mahkûm olma hâlimiz devam eder.

Türk toplumu, Kürt vatandaşların önemli çoğunluğu dâhil “çözüm” istiyor.

Uludere köylülerinin kazada yaralananları kurtarmaya koşmalarının görüntüsünü de küçük tabutların verdiği acının yanına koyduğunuz zaman ortaya “her halukârda barış” umudu çıkar. Çıkmak zorundadır.

Her şeye rağmen barış dilini öne çıkarmak, duygusal tepkilerin yükseldiği ortamlarda cesaret ister.

Ama kocaman bir ülkeyi ağır prangasından, 70 milyon insanı kemiren kangrenden kurtarmak için de siyasi cesaret gerekiyor.

***


Hükümet birkaç kez bu cesareti gösterdi. Göstermeye devam etmesini istedikleri için vatandaşların yarısından fazlası AKP’ye oy verme iradesini tekrarlıyor.

Habur olayı da onların kafasını karıştırmadı, Oslo görüşmeleri üzerinden yapılan ağır saldırılar da AKP’den soğutmadı.

Barış dilini öne çıkaran, barış dilinde ısrar eden siyaset veya siyasetler, barış için cesaret gösteren siyasiler halkın desteğini alacaklardır.

Her şeye rağmen barış dili egemen olduğu zaman da herkesin işi çok daha kolay olacaktır.

DİĞER YENİ YAZILAR