Haberin Devamı
CHP Genel Başkanı Afyon olayıyla ilgili çok ağır bir iddiada bulundu. Mühimmat deposunda 25 askerin hayatına mal olan patlama sabotaj sonucu gerçekleşmiş ise, bunu yapanların bir amacı olmalı.
Kılıçdaroğlu iddiasının gerçeklik ihtimalinin yüzde 99’dan fazla olduğunu söyleyerek sabotaj iddiasına kesin inancını ifade etmiş oldu. Kaynağının “komutan” olduğunu söyledi, ama sonra bunu “eski komutan”a çevirdi.
“Sabotaj” denildiği anda herkes bundan PKK’yı anladı, ama PKK kelimesi de telaffuz edilmedi.
CHP Genel Başkanı iddiasını kanıtlayacak başka herhangi bir bilgi vermedi. Böyle vahim bir iddiayı ortaya atan, iddiasını kanıtlamaya mecburdur.
Bunun ardından bir başka CHP yetkilisi de Öcalan’ın bazı yazışmalarının ellerinde olduğunu, bunları “zamanı gelince” açıklayacaklarını söyledi. “Zamanının gelmesi” nedir bilemeyiz, ama yapılan ön sunuştan bunların Hükümeti sıkıntıya sokacak belgeler olduğu ihtimalini çıkarabiliriz.
Böyle bir “ucunu gösterme”, “zamanı gelmeden” önce “bir şeyler olmasının beklendiği” anlamına gelir ki, bunun “etik” bir siyasi mücadele üslubu olmadığı açıktır.
CHP’nin sabotaj ve mektup açıklamalarının yarattığı puslu havanın ortasına dün de Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları düştü.
Erdoğan, elinde bazı dosyalar olduğunu söylerken “falan kişiden talimat alıp başlık atanları biliyoruz, ama açmak istemiyoruz” dedi. Sözlerinin devamından darbe hazırlıkları ya da darbeye zemin hazırlama faaliyetleriyle ilgili olarak kamuoyuna yansımamış, ilgili davaların dosyalarına girmemiş bilgi ve belgeler olduğu anlaşılıyor.
Yine Başbakan’ın sözlerinden anlaşılıyor ki, Ergenekon davasına girmiş olan Cumhuriyet’in “Genç subaylar rahatsız” manşetinden başka bir şeyler daha var.
Erdoğan’ın konuşmasının tümü okunduğunda, sorular, kuşkular giderilmiş olmuyor, sadece havadaki pus biraz daha yoğunlaşıyor.
Demokrasi “şeffaflık” düzenidir, halktan bilgi saklanmayan, siyasi mücadelede bu gizlenmiş bilgilerin kullanılmadığı düzendir.
CHP sabotaj iddiasını kanıtlamak ve elinde olduğunu söylediği yazışmaları hemen açıklamakla yükümlüdür.
Başbakan Erdoğan da, elindeki dosyaları açıklar, talimatla atılan manşetleri gösterirse giderek gömüldüğümüz bu puslu havadan çıkmamız mümkün olabilir.
Böyle puslu havalar kimsenin hayrına olmamıştır, bu havada yapılan siyasi mücadelelerin de kazananı olmaz.