Hakikatleri aramak

Haberin Devamı

Turgut Özal’ın ölüm haberi duyulduğu ilk andan itibaren birçok şüphe, söylentiler hâlinde yayılmaya başlamıştı.

Bir süre önce Özal’a dünyanın gözü önünde bir suikast girişimi olmuş ve yakalanan suikastçıdan bir adım ötesine gidilememişti.

Ecevit, kendisini hedef alan kurşunun kaynağını hiçbir zaman öğrenemediği gibi Özal’a sıkılan kurşunla ilgili hiçbir gelişme de sağlanamamıştı.

1991 yılında koalisyon kuran Süleyman Demirel ile Erdal İnönü, birlikte Diyarbakır’a gidip “Kürt realitesi” sözünü telaffuz etmişlerdi. Biri başbakan, diğeri başbakan yardımcısıydı.

Cumhurbaşkanı Özal, Kürt meselesinin tartışılması için bazı adımlar atarken “Anadolu Federasyonu” gibi oldukça ileri bir kavramı, kamuoyuna açık olmasa da dile getiriyordu...

‘Ankara’da bir yer’

Özal’ın ölümüyle ilgili şüpheler açıklanırken, birçok ayrıntı, daha çok şaşkınlık veren “alaturka ihmaller”den ibaretti.

Ailenin çeşitli iddialarındaki tutarsızlıklar dolayısıyla da kamuoyunda kuvvetli bir yankı oluşmamıştı.

Kabir açıldı, otopsiyle yapılan zehir aramasından da bir sonuç çıkmadı.

Kısa süre önce Ankara Savcılığı, Özal’ın ölümüyle ilgili “kuvvetli şüpheler” kanaatiyle soruşturma açtı.

Savcılığın ifadesini aldığı Ergenekon sanığı bir emekli generalin sözleri dikkat çekti.

Emekli general, Özal öldüğü sırada Şırnak’ta görevli olduğunu söylemişti. Generalin bu şekildeki savunması üzerine ilk akla gelen, “Şırnak’ta hapiste olmadığına göre Ankara’ya kolayca gidip gelebileceği”ydi.

1992’de başlayan siyasi cinayetler ve şüpheli ölümler dalgasını yakından izleyen bir hukukçu, emekli generalin bu cümleyle “Ankara’da bir yer işaret ettiği”ni söyledi, “yoksa ‘ben o sırada Şırnak’taydım’ gibi çocukça bile denemeyecek bir savunma cümlesi kullanmazdı.”

Ahlaki borç

Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü de artık dönemin şüpheli ölümleri arasına girmiş durumdadır. Savcılar herhâlde gerekeni yapacaklardır.

Şu anda o dönemde işlenmiş birçok cinayet zaman aşımına uğramak üzere olduğu için de savcıların ellerini çabuk tutmaları gerekiyor.

Buradan hareketle, çok açık ki siyasete bir önemli görev daha düşüyor: Hakikatleri Araştırma Komisyonu.

2023’te, cumhuriyetin yüzüncü yılında, bütün kan lekelerinden temizlenmiş, geçmişin bütün kötü kokuları dağılmış bir ülke olmak için “hakikatleri aramak” gelecek kuşaklara olan ciddi bir ahlaki borçtur.

DİĞER YENİ YAZILAR