Hayri Kozakçıoğlu, yakın tarihimizin en karmaşık döneminde, çok fazla kan dökülen bir dönemde olağanüstü hâl bölge valisiydi. Kozakçıoğlu’nun ölüm şekli şu anda intiharı gösteriyor. Bunun herhangi bir insani nedeni olabilir.
Ama haber duyulduğu anda bol miktarda “komplo teorisi” üretilmesi, mantık içi veya dışı varsayımlar sıralanması toplumsal ruh hâlimizi çok açık şekilde gösteriyor.
Sonuçta Kozakçıoğlu, çok yakından bildiği bir dönem hakkında bilgi vermemiş, o dönemin yüzlerce sorusunun aydınlanmasına katkıda bulunamamıştır...
Vicdanlardaki ağırlık
Özal’a başbakanlığı sırasında binlerce kişinin gözü önünde yapılan suikasttan başlayarak, oldukça yakın tarihlerde Başbakan’a suikast hazırlığı iddialarına kadar geçen yaklaşık 20 yıl içinde işlenmiş siyasi cinayetlerin, “operasyonların” haddi hesabı yok.
Bu dönemde ülkenin birçok önemli yazarı da suikastlarda hayatını kaybetti, yüzlerce sade vatandaş da ‘ortadan yok oldu,’ yüksek rütbeli askerlerin ölümlerine ilişkin birçok iddia da hâlâ karanlıklar içinde, binlerce kişi hâlâ korumalarla geziyor.
Hrant Dink cinayeti davasında öyle bir Yargıtay kararı çıktı ki, sanki adaletin tecelli etmesi değil, cinayetle ilgili yeni bir karartma alanı yaratmak amaçlanmış.
Bunu davayı yarım gözle izleyenler bile anlıyor.
Yöntem belli...
Turgut Özal hayatını kaybettiğinde cumhurbaşkanıydı, 20 yıl sonra hâlâ ölüm koşullarındaki gariplikler soruşturuluyor, isimleri başka darbe davalarında yer almış asker kişiler kovuşturuluyor.
Bütün bunları hatırlayanların, Kozakçıoğlu’nun ölümünü duyunca “acaba” diye sormalarından daha doğal bir şey olmaz.
Türk toplumunun vicdani temizlenmesi için gereken yöntem başkaları tarafından çoktan bulunmuştur: “Hakikatler Komisyonu” gerçekten hakikatleri ortaya çıkarmayı amaçlayan bir komisyon olabilirse, toplumun vicdani temizliği mümkün olabilir. Özel bir kanunla kurulacak ve kısıtlı olmayan bir sürede her şeyin, ama her şeyin aydınlığa kavuşması için çalışacak bir “Hakikatler Komisyonu” şarttır.
Hakikatler komisyonu
Haberin Devamı