Güvence değil ağır bir yük

Haberin Devamı


Leyla Zana yanılıyor ve Kürtleri yanıltıyor. Silah Kürtler için güvence değil ağır bir yüktür. Yük olduğunu Kürt siyasetinin birçok önemli isminin görmesi fakat Leyla Zana’nın görmemesi, barışın önünü tıkayan körlüğün kesafetini de gösteriyor.

Körlük tabii ki Leyla Zana’nın sözüyle sınırlı değil; diğer tarafında Kürtlerin temel haklarını reddeden muhafazakâr-devletçi ruh vardır ve ikisi birlikte çemberi tamamlıyor.

***


Türkiye’nin koşulları 1992 yılında Leyla Zana ve Kürt milletvekillerinin Meclis’ten alınıp hapse atıldıkları günkü koşullardan çok farklıdır.

Yaşanan değişimde silahlı siyaset, sadece Kürtler açısından değil devlet açısından da tartışılacaktır.

Sonuçta toplum ve siyaset, meselelere demokratik siyaset üzerinden çözüm arayışının ve barışın birinci hedef olduğu konusunda çok önemli aşamalar kaydetmiştir.

Son aşamada silahın Kürtler için bir güvence ve “pazarlık aracı” değil, ağır bir yük olduğu çok açıktır. Bu yükün ağırlığıyla demokratik süreç tıkanmakta, “askeri-asayişçi” tavırda direnenlerin elleri güç kazanmaktadır.

***


Silahların kesin olarak sustuğu bir ortam her türlü demokratik siyasetin güvencesidir. Bu ortama, sadece temel demokratik hakların savunulması için değil, aynı zamanda kendi içinde de demokrasiyi yaşayabilmek için çok ihtiyaç vardır. Güvence silah olduğu zaman, silahı elinde tutanın iradesinin demokrasi tanımadığını Leyla Zana ve Kürtler hâlâ göremiyorsa, bu kendi adlarına büyük talihsizliktir.

Kürtler kendi geleceklerini önce kendi içlerinde demokratik bir şekilde tartışma imkânına hâlâ sahip değil. Mücadele demokratik haklar için veriliyorsa bu haklar herkes için, Leyla Zana gibi düşünmeyen Kürtler için de savunulmak zorundadır.

***


Silahlar ortada olduğu, güvence olarak görüldüğü sürece “savaştayız, demokrasi gerekmez” anlayışının hâkim olması kaçınılmazdır. Bu anlayışın hâkim olmasının ne anlama geldiğini bilenlerin sayısı neyse ki hem Türkler hem Kürtler arasında artıyor.

Leyla Zana “silah güvencedir” derken Orhan Miroğlu “Silahları gömmek” diyerek yükün ağırlığını gösteriyor. Kulak vereceğimiz, elbette Orhan Miroğlu’dur.

DİĞER YENİ YAZILAR