Abdullah Gül, görev süresi sona erdikten sonra, başka bir parti ihtimallerini kesin olarak reddetmiş, “siyasete devam edersem bunu sadece kurucusu olduğum Ak Parti’de yaparım” demişti.
Cumhurbaşkanı devir teslim töreninden önce, Gül’ün Ak Parti ve Tayyip Erdoğan’a rakip bir siyasi oluşum içinde yer alabileceği söylentileri Ak Parti cenahında bazen dozu kaçan tepkilere yol açmıştı.
Sonra sular duruldu, ta ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun kamuoyu önünde Abdullah Gül’e çağrı yapmalarına kadar.
Erdoğan ve Davutoğlu ile Gül’ün son görüşmelerinde bu konunun ele alındığına ilişkin bir bilgi yok. Belki aynı çağrı nezaket ölçüleri içinde yapılmış olabilir.
Ama konu canlanınca, Gül’ün siyasete dönüşüyle ilgili olumlu ve teşvik edici beyanlarla birlikte 7 Haziran sonrasına ilişkin senaryolar da ortaya çıkmaya başladı.
Bunlardan biri Ak Parti’nin, Tayyip Erdoğan’ın koyduğu seçim hedefini yakalayamaması üzerine geliştiriliyor. Buna göre Erdoğan’ın “400 milletvekili” olarak ifade ettiği, anayasayı tek başına değiştirebilecek Meclis çoğunluğu hedefine ulaşılmaması halinde bunu bir başarısızlık olarak görenler faturayı Başbakan Davutoğlu’na uzatacaklardır.
Bu durumda Ak Parti’nin olağanüstü kongreye gitmesi ve genel başkanını değiştirmesi gündeme gelecektir. İşte o zaman da Abdullah Gül dümeni eline alacaktır.
Bu senaryonun ihtimal olabilmesi için önce Abdullah Gül tarafından kabulü gerekiyor. Kabul de şudur, Gül herhangi bir talepte bulunmadan milletvekili olacak ve Ak Parti’nin “görece” bir seçim başarısızlığını bekleyecektir.
Gül’ün siyasi kariyerini biraz izlemiş olanlar böyle bir ihtimalin olamayacağını da kolayca görürler. Böyle bir başarısızlık bekleme hali Gül’ün tarzı değildir.
Buna karşılık 7 Haziran sonrası için Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile Gül’ün katılacağı bir uzlaşma ihtimali her zaman vardır. Ak Parti yönetimi de Abdullah Gül’ü halkın, seçmenin nasıl gördüğünü bilmektedir. Bu, Ak Parti açısından seçime doğru önemli bir avantaj anlamına gelir.
Ama bütün bunlar için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Abdullah Gül arasında bir 8 Haziran mutabakatı olması ve buna Başbakan Davutoğlu’nun da katılması dışında bir yol yoktur.