Eğer soruşturmanın sonunda bir yerinde, “İnfiale uğramış bir genç, harçlığıyla tabanca almış ve kendi başına bu cinayeti işlemiş” derseniz kimse buna inanmaz.
Eğer cinayetin aslında “Batı’daki Ermeni diasporasının işine yaradığı çünkü böylece bütün parlamentolardan soykırım kararlarının çıkacağını, dolayısıyla bir Ermeni tarafından işlenmiş olabileceği” ni söylerseniz ne yazık ki gülünç duruma düşersiniz.
Eğer “O da çok sivrilikler yaptı, insanları kızdırdı” diyerek gerekçe üretmeye çalışırsanız cinayete dolaylı suç ortağı olursunuz.
Hrant Dink cinayeti dolayısıyla Türkiye’nin Ermeni soykırımı konusunda söyleyecek bir sözünün kalmadığı doğrudur. Dünya, “Siz 2007 yılında bir Türk Ermenisi gazeteciyi öldürüyorsunuz, kim bilir 1915’te neler yapmışsınızdır” diye basit bir mantık yürütecek ve Türkiye’den gelen hiçbir haklı itiraza kulak asmayacaktır.
Ama cinayetin sadece Ermeni diasporasının, milliyetçi Ermeni örgütlerinin amaçlarına uygun bir durum yarattığını zannedenler fena halde yanılıyor.
Çünkü bu durum, Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini koparmak, Avrupa Birliği’ne girişini engellemek isteyenlerin amaçlarına da çok uygundur.
Batı ülkelerinin meclislerinden ya da çeşitli organlarından soykırım kararları geçtikçe, bu çevre Türk halkına dönecek, “Görüyorsunuz, Batı bize düşman, Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” diye bağıracaktır. Bunda başarılı olabilirler; çünkü bu taktik daha önce de tutmuştur, çünkü bunlar olurken Türk halkının bir bölümü Hrant Dink cinayetini unutmuş olacaktır.
1979 yılında Abdi İpekçi öldürüldüğünde malum çevreler “propaganda malzemesi olarak kullanmak için solcular kendileri öldürdü” diye yazmış, insanları buna inandırmaya uğraşmıştı. Sonra “Bir ülkücü genç kendi başına vurmuş” denildi. Sonra bunun arkasından Papa suikasti ve Susurluk rezaleti çıktı.
Türkiye’nin gelişmiş bir demokratik ülke olmasını istemeyenler 1979’da Abdi İpekçi’yi 1993’te Uğur Mumcu’yu, 2007’de Hrant Dink’i öldürdü. Bu cinayetleri, Türkiye geri götüreceğini bilerek işlediler. Bunun adına milliyetçilik dediler, vatanseverlik de dediler.
Hrant Dink, kendisini “Türk Ermenisi” olarak niteleyen ve o yaratıkların kafalarının alması mümkün olmayan bir vatanseverdi.
Bir not: Deniz Baykal’a sordular: “Hrant Dink’in cenazesine katılacak mısınız?” CHP Genel Başkanı cevap verdi: “Daha programımı bilmiyorum, bakacağım...” Bunu, tabii her kelimenin arasına bir iki tane “ııı...” sokarak söyledi. Programında bu cinayetten, bu cinayeti işleyenlerin amaçlarını boşa çıkarmaktan daha önemli işleri olan Deniz Baykal’ın sadece bu sözü, siyasi hayatının çoktan sona ermiş olması gerektiğini göstermektedir.
Özür: Perşembe günkü gazetemizde yayınlanan “Hesap ve Palavra” başlıklı yazımız bir teknik sorun nedeniyle dünkü gazetede tekrarlandı. Özür dileriz. Ama öte yandan, Meclis’in Irak-Kerkük toplantısı dolayısıyla o yazıda dile getirilen uyarıların ne kadar yerinde olduğunu Meclis’te yapılan konuşmalar doğrulamıştır. Bu tekrarın böyle bir yararı olduğu da düşünülebilir.