Fidan üzerinden Erdoğan’a

Haberin Devamı

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik, Amerikan-İsrail kaynaklı yıpratma faaliyeti, pek alışılmış bir yöntem değil. Gelenek “gölgede savaşanlar” arasındaki çatışmaların yine “gölgede” çözülmesidir.

Bu kez Amerikan basınında Fidan’a yönelik itibarsızlaştırma faaliyeti açık açık, isim verilerek yürütülüyor.

Fidan, hatırlanacağı gibi, daha önce de çok ciddi bir hamlenin hedefi olmuştu. PKK ile yürütülen gizli görüşmelerin açığa çıkmasının ardından “özel yetkili savcılar” Fidan’ı ifadeye çağırmıştı. İddia, ifadesinin ardından MİT Müsteşarı’nın gözaltına alınacağı ve ardından da bağlı olduğu Başbakan’a yönelik bir hukuki hamle başlatılacağı yönündeydi. Bu iddialar, kanıtlanmadığı için iddia diyoruz, operasyonun Gülen cemaati kaynaklı olduğu yönündeydi. O günlerde kulislerde, aslında operasyonun, kendisini Gülen cemaatinden gibi gösteren bir “derin devlet” bağlantısı olduğu da konuşulmuş, yazılmıştı.

Asıl hedef...

Fidan’a yönelik dış kaynaklı saldırıları düzenleyenlerin bir sonuç almaları mümkün değildir. Cumhurbaşkanı Gül de, Başbakan Erdoğan da, AKP de MİT Müsteşarı’na kuvvetle sahip çıkmışlardır.

Amerikan-İsrail kaynaklı saldırıyı planlayıp düzenleyenlerin hedefinin ne olduğunu bilmek tabii ki mümkün değil. Gölge savaşlarının operasyoncuları, karmaşık planlarla asıl hedefleri gizlemede ustadırlar.

Ama Fidan’ın hem iç politikada hem dış politikada yükselen konumunun yarattığı bir rahatsızlık da ortadadır. Barış sürecinin “teknik” kısmının doğrudan MİT tarafından yönetildiği çoktan biliniyor. Suriye olayında ise çok bilinmeyen var ama MİT’in etkili olduğunu düşünmek doğaldır.

Fidan üzerinden yürüyen faaliyetlerin asıl hedefin Erdoğan olduğunu düşündüren çok fazla unsur var. Ama Cumhurbaşkanı Gül’ün de Fidan’a kuvvetle sahip çıkması, sağlam duruş ve kararlılık kanıtı olarak görülecektir.

Bu arada, içeriden “Askeri vesayetin yerini MİT vesayeti aldı, biz askeri vesayeti tercih edecek hâle geldik” diyenlerin de bu savlarını somut olarak açıklamaları mecburiyeti vardır, yoksa olay geçen “operasyon”un devamından ibaret kalır ve bu durumda inandırıcı olması güçtür.

DİĞER YENİ YAZILAR