İçeride de dışarıda da Türkiye’de demokrasinin sorgulanmasının nedenleri oldukça açık. O nedenlerin bir kısmı “şüyuu vukuundan beter” üslup meseleleridir.
“Gerçek” nedenler kısmındaysa “terör suçu” tanımının en geniş şekilde uygulanması bulunuyor.
Bunlara gazetecilik faaliyetlerinin terör suçu kapsamına sokulması alışkanlığı da eklenince yukarıdan bakıldığında tabloda epey kara leke bulunduğu görülüyor.
Bu tablonun her parçasını görmek gerekiyor. Son dönemde sağlanan ilerlemeleri eski günlerle kıyaslamak yeterli olmuyor. Kara lekelerin her biri tek tek temizlenince tartışmasız bir kıyaslama kendiliğinden yapılmış olacaktır.
Hükümetin sık sık “o kadar demokratik adım atılmasını sağladık yine yaranamıyoruz” duygusuna kapılmasına yol açan algıların değişmesini sağlayacak maddeleri aslında AKP de biliyor.
Adalet Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu son paketin adının “demokrasi paketi” olması da beklentileri yükseltti. “Demokrasi paketi” adına layık bir paket olarak ortaya çıkarsa anayasa tartışmalarının da çıtası yükselecektir.
Gezi’ye karşı demokrasi
Yerel seçim yaklaşırken, muhalefetin ana kampanya ekseni “hizmet” değil yüksek siyaset olacak, bütün içerik Gezi direnişi üzerinden yürüyecektir. Bunu CHP birçok kez ifade etti.
İktidar partisinin ise “hizmet”e ağırlık vermesi doğaldır, hem bu bağlamda bir “yaptık” listesine sahiptirler hem de yeni projeler getirecek deneyime sahiptirler.
“Demokrasi paketi” yerel seçimin siyasi ekseni olabilirse, siyaset de Gezi direnişi gibi tıkız ve yorucu bir daralmadan kurtulabilir.
Yeni anayasa çalışmasının fiilen durmuş olmasına karşılık “Demokrasi paketi” ile geniş kapsamlı bir reform hareketinin gerçekleşmesi imkânı vardır.
AKP hükümeti Gezi daraltmasına karşı demokrasi hamlesini koyduğu zaman barış sürecinin hayatiyetinin güvenceleri de sağlanmış olacaktır.
“Demokrasi paketi”nin aciliyeti çok açıktır, Hükümet’in de bunu değerlendirmesi ve paketin içeriğini en geniş şekle getirmesi herkese rahat bir nefes aldıracaktır.
En acil paket
Haberin Devamı