Başbakan Erdoğan’ın AKP kongresinde yapacağı konuşma hakkında “yüksek” beklentiler vardı. Bu konuşmada Kürt meselesiyle ilgili bir “yol haritası” açıklayacağını iddia eden bile olmuştu.
Yüksek beklenti sahipleri umduklarını bulamadı. Ama Başbakan’ın konuşmasına “olumlu” tarafından bakarsak bir “demokrasi taahhüdü” çıkarabiliriz.
“Bize ülkenin yüzde 99’u oy verse bile, oy vermeyen yüzde 1’in haklarının sahibi olmak boynumuzun borcu olarak kalacaktır” sözü, yüksek bir taahhüdün ifadesidir.
Bunun dışında konuşmadan ileriye dönük iki siyasi hedef çıktı.
Başbakan siyasi istikrarın “kurumlaşması” için yapısal değişiklik öngörüyor. yapısal değişikliğin içeriğini açmadı, ama bu ifadeyi başkanlık veya yarı-başkanlık sistemi için ısrarcı olacağı şeklinde okuyanlar oldu.
Yeni anayasaya ilişkin sözleriyle birlikte ele alınırsa, anayasa çalışmasının ilerlemesiyle birlikte bu konuların gündeme gelmesinin büyük olasılık olduğunu söyleyebiliriz.
Eğer “demokrasi taahhüdü”yle birlikte ele alınırsa, bu yapısal değişikliğin içinde yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin de yer alması ihtimal dâhilindedir.
Erdoğan “Kürt meselesi” demedi; Erdoğan yerine bunu Mesut Barzani söyledi ama “Kürt kardeşlerle beyaz sayfa açmak” ifadesi de konuşma sonrası beklentileri yukarda tutacaktır.
Başbakan’ın “güncel” siyasi hamlesi de, alışılmış sertlikteki üslubuyla eleştirdiği CHP’ye Kürt meselesi ve terörle ilgili olarak işbirliği çağrısı yapması oldu.
Bu, temel meselede önemli bir siyasi hamle olarak görülecek ve CHP’ye sorumluluk yükleyecektir.
“Demokrasi taahhüdü”nde “yüzde birin haklarına sahip çıkmak” formülü, AKP’ye ve Başbakan Erdoğan’a “yeni yapılanma”nın içinde siyasi partiler ve seçim kanunlarının da ele alınması yükümlülüğünü getiriyor.
Erdoğan, partisinin ve hükümetin başında olacağı son iki yıla girdi. Bu dönemin ağırlığını konuşmasındaki “demokrasi taahhüdü” üzerine oturttuğu zaman, o ağırlığı Çankaya’ya da taşımış olacaktır.
Başbakan’ın konuşmasını farklı okuyanlar olabilir, ama konuşmaya “demokrasi taahhüdü”nün geleceği açısından bakmak “temel mesele”nin çözüm yollarının açılmasına da katkı sağlayacaktır.
KONGREDEKİ AYIP
Demokrasi deyip duruyoruz, Başbakan “demokrasi taahhüdü”nde bulunuyor ama kongreye, sert muhalefet yaptıkları için sevilmeyen gazetelerin muhabirleri alınmıyor. Bu, tartışmasız bir ayıptır ve demokrasiyi içimize sindirme yolunda önümüzde daha ne kadar mesafe olduğunun göstergelerinden biridir.