Hrant Dink’in katili, komplonun tetikçisi dökülmeye başladı ve iki üst düzey emniyet görevlisinin bizzat operasyonun içinde olduklarını doğruladı. Dink davasının peşinde koşanların önemli bir tespiti de katil tarafından doğrulandı. Buna göre cinayet mahallinde bir üçüncü kişi daha vardı ve bu kişi de bir emniyet görevlisiydi.
Katilin ifadelerine göre, yakalanacağı yer bile önceden tespit edilmişti ve katil kaçtıktan sonra orada yakalandı. Ve devlet görevlileri tarafından, bir kahraman muamelesi gördü, Türk bayrağı önünde hatıra fotoğrafları çekildi.
Bu üst düzey emniyet görevlilerinin de Hrant Dink’in sözlerine tepki duyan “milliyetçi” kişiler olduklarına inanmak için hâlâ aşırı saf olmak gerekiyor. Cinayetin hemen ertesi günü, cinayetin bir arkadaş grubu tarafından işlendiğini söyleyenler hiç de saf değillerdi. Giderek bunların da kendilerine verilmiş bir görevi ifa ettiklerine dair veriler de artıyor.
Cinayetin perde arkasında, devlet görevlilerinin, önemli devlet görevlilerinin bulunduğu kuşkusu yeni değil, ama bütün bunlar, katilin son ifadesiyle doğulanmış oldu, şimdi sıra yargının görevini yapmasında.
Cinayettin bugüne kadar geçen sürede yargının görevini yapması konusunda çok fazla engel çıktı, çıkarıldı. Bazı ellerin, davanın iki çocukla tamamlanıp dosyanın kapatılması için çok çaba harcadıkları da açıkça görüldü.
Kara kutu açıldı
Adı geçen emniyet görevlilerinin Gülen Cemaati’ne mensup ya da yakın bilinen kişiler olması da farklı siyasi uzantılar ve olayın nedenleriyle ilgili yeni karartmalar yarattı.
Cemaat mensubu üst düzey emniyet görevlilerinin kendi başlarına hareket etmediklerine ilişki yoğun kokular bulunmasına rağmen, meselenin bu düzeyde ele alınmasına ilişkin çabalar da görüldü.
Gülen Cemaati mensubu emniyetçilerin, büyük sarsıntı yaratacak bir siyasi cinayeti kendi başlarına örgütlediklerine inanmak için fazla saflık gerekiyor. Ergenekon davası sanığı bazı kişilerle cemaat mensubu emniyetçilerin Hrant Dink konusundaki ortak faaliyetleri, çok açık şekilde ikisinin de tepesinde duran bir “üst akıl”ı işaret ediyor.
Sabancı katili hapishanede öldürülmüştü. Özal’ın suikast sanığı sustu ve ortadan kayboldu. Dink’in katili de aniden susabilir veya hapishanede öldürülebilir. Ama artık bu davanın peşini bırakmayan, bırakmayacak bir kamuoyu var. Ve kara kutu artık açılmıştır, artık beklenen adalettir.