Bizim siyasette neredeyse gelenekselleşmiş hâllerden biri, bedel ödememektir. Başarısızlığın da yanlışın da bedeli olmayınca yerine kazık çakmış bir siyaset esnafı alıştığı yöntemlerle hayata devam eder.
Bedeli olması gereken bir çıkışı CHP’li Umut Oran yaptı. Oran siyasete başladığında, düzey getirmesi beklenen siyasetçiler arasında görülüyordu. CHP’nin gerçek bir sosyal demokrat partiye dönüşmesine katkıda bulunması, bu partinin modernleşmesi ve demokratlaşmasında etkili olması da bekleniyordu.
Umut Oran dedi ki: Tayyip Erdoğan, 30 Mart’tan önce siyaseti terk edecek...
Bundan ne anlaşılır? Oran’ın bildiği acayip bir şey var, müthiş bir olay olacağını biliyor ve o olay neyse, ardından Erdoğan siyaseti bırakmak zorunda kalacak.
Eğer seçimin hemen öncesinde, 17 Aralık operasyonunun son perdesi sahneye koyulacaksa ve o son perdenin içeriğini CHP’li Oran biliyorsa bundan çok varsayım çıkar. Ve o varsayımların birincisi, bu operasyonun içinde olmaktır.
Ya boş çıkarsa?
Oran eğer kirli bir tezgâhın haberini almış ve sevinerek gerçekleşmesini bekliyorsa bile, bunu “etik” olarak savunması gerçekten mümkün değildir.
Peki şöyle olursa; son hafta operasyonları boşa çıkar da Türkiye 30 Mart’ta normal bir seçim yaşarsa, o gün Umut Oran’ın yapacağı tek bir şey vardır. Siyaseti bırakır, kendini unutturmaya çalışır.
Bu kampanyada birçok çirkinlik olduğunu, Oran’ın tek fail olmadığını söyleyen olacaktır. Ama Oran’ın davranışı, düzeysizliğin geldiği son noktadır, bunun iyi anlaşılması gerekir.
CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun 30 Mart akşamında eğer Ankara’da seçimi CHP’nin MHP’li adayı alamamışsa yapması gereken, Oran’la birlikte eve gitmektir.
Sosyal demokrat, solcu partinin genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun yaptığı ülkücü selamını, seçimi kazanmak için her şey mübahtır diye düşünenler sindirmiş olabilirler.
Ama bu selamı verip, seçimi almak için MHP’ye teslim olduğunu ilan eden solcu parti genel başkanı yine de bu seçimi alamazsa hızla evine gitmek zorundadır.
Bunun bir bedeli olmalıdır
Haberin Devamı