Birkaç gündür bir köşe yazarının lafı üzerinden çıkan tartışma, neredeyse facianın kendisinin de önüne geçti. Anında ikiye ayrıldık, bir taraf “yedirtmeyiz” diye bağırmaya başladı.
Kelime “müstehak”tır, Yılmaz Özdil tarafından, Soma faciasıyla ilgili bir televizyon yayınında kullanılmıştır. Bugün “yedirtmeyiz” diye bağıranların çoğunun eğer konuşmayı dinlemediyse, sonradan da okumadığı anlaşılıyor.
İfadenin tam metnini okuyanlar, eğer okuduklarını anlamak niyetiyle hareket ederlerse söylenenin çok açık olduğunu da göreceklerdir.
Konuşma, “kin ve nefret söylemi” denilen durumun çok net bir örneğidir, ama ilk örneği değildir, olmayacaktır.
Olmayacaktır, çünkü sorun bu üslubun “iş yapması”dır, müşteri bulmasıdır.
Böyle bir ifadeye, medeni toplumlarda verilen tepkiler bellidir. Kimse siyaseten durduğu yere göre tavır almaz, ellerinde muzlarla sahaya çıkan futbolcular gibi çirkinliği hep birlikte teşhir eder.
Bizde ise, kutuplaşmanın en vahim örneklerinden biri yaşanıyor, durduğumuz noktaya göre tepki veriyor, bir kin ve nefret suçunu bile savunmak durumunda kalıyoruz.
Önce gazeteciler
Kin ve nefret üslubunun “iş yaptığı”, geniş destekçi bulduğu toplumumuzda “demokrasi” kelimesi, içerdiği bütün anlamların kuvvetine rağmen, bunun için hâlâ kırılgan, zayıf.
Bu üslubun prim yapması, en kestirme şekilde, şu anda içinde bulunduğumuz “kutuplaşma”ya bağlanabilir.
Ama biraz geri gider, aynı gazetecinin İngiliz futbol taraftarlarının İstanbul’da döner bıçaklarıyla öldürülmesini “zafer” gibi aktarmasını hatırlayabiliriz. Parmakla sayılacak kadar az sayıda tepkiyle karşılaşan bu davranış, tersine, bol bol takdir almıştı.
Hrant Dink’e yönelik yayınlar da kin ve nefret üslubunun çok açık örnekleriydi, onlar da inanılmaz destek almışlardı.
Kin ve nefret üslubunun iş yapmasının bugün kutuplaşmanın ötesinde, daha derin temelleri olduğunu görmek zor değil.
Ama bu üslubun, bugün ciddi bir ayıp olduğunu anlamak ve anlatmak gerekiyor. Bunun için de basın yayın mesleğindekilerin, bu mesleğin öneminin bilincinde olanların öncelikle “kutuplaşma”nın yarattığı daralmalardan, tıkızlıktan kurtulması gerekiyor.
Bu üslup iş yapıyor
Haberin Devamı