Birinci mesele çözülmedikçe...

Haberin Devamı

Bir olay olana kadar, sanki sorun ortadan kalkmış gibi, ilgi alanımızın dışına çıkmış gibi davranıyoruz. Sonra bir şeyler oluyor. Tekrar hatırlıyoruz, ama sadece bu sorunla yaşaması gerekenler “yine atlattık” deyip meseleden uzakta bir konum alıyor.

Kürt meselesinde, adına çözüm süreci ya da barış süreci diyelim, “ebedi kardeşlik projesi” diyelim, bir gel-git hâlinde yaşamaya, nihai çözüme mesafeli bir durumda yaşamaya da alışıyoruz.

Bu mesele Türkiye’nin birinci meselesidir, çözüme kadar birinci mesele olmaya devam edecektir. Ülkenin en önemli meselesinin ekonomi, ona bağlı sorunlar, işsizlik vs. olduğunu düşünenler artık herhâlde öğrendiler ki, bu mesele bitmeden ciddi bir atılımı gerçekleştirmek son derece zordur.

Türkiye’nin dış politikada kuvvetli ve etkili olmasını isteyenler herhâlde öğrenmişlerdir ki, sırtında “iç savaş kamburu” olan bir ülke dış ilişkilerinde her zaman yaralı olacaktır.

Bu kadar yaklaşmışken!

İsteyen istediği sorunlar üzerine istediği tahlilleri yapsın, gelip dayanacağı nokta, yolların tıkandığı nokta hep aynıdır.

Yüksekova’da mezarların tahrip edilmesine tepkiler sırasında yine insanlar öldü, genel tavır “neyse atlattık” oldu.

Bir grup silahlı kişi yol kesti, önce kendilerinin PKK’lı olduğunu iyice gösterdiler sonra 4 asker kaçırdılar. Yine yürekler ağızlara geldi, sonra askerler bırakılınca bir kez daha “bunu da atlattık“ diye derin bir nefes alındı ve duruldu.

Türkiye’nin birinci meselesinde, 90 yıl sonra çözüme, demokratik çözüme ilk kez bu kadar yaklaşmışken, kenarda bekleme hâllerini açıklamak kolay değil.

Her gün genç insanların cenazelerinin geldiği günlere dönülmesini isteyen var mı? Var. Onlar “bu siyasi iktidar çözecekse, varsın çözülmesin” diyor, kin ve nefret dünyasında yaşamayı tercih ediyorlar.

Varlıklarını, küçük-büyük iktidar alanlarını, eski kanlı günlere dönüş ile koruyacaklarına inanmış kuvvetler, kendi kendilerine yenilmeyecekler, barış süreci ilerledikçe büyük nehrin dışına düşecekler.

Türkiye’nin birinci, en önemli, temel, tartışılmaz meselesi belliyse siyasetin nereye odaklanması gerektiği de bellidir. Artık gecikmelerin daha maliyetli olacağı bir döneme girildiğinin bilinci siyasetin tepesine hâkim olmak zorundadır.

DİĞER YENİ YAZILAR