Şu andaki durumu görmek için, Güneydoğu’dan gelen birkaç haberi arka arkaya okumak bile yeterli.
Durum, hiçbir açıdan olumlu yorumlara yol açacak bir işaret vermiyor.
Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, savaş bölgesine gittiyse, operasyonlar korgeneral rütbesinde yönetiliyorsa, buradan ancak durumun vahametini görebiliriz.
Bu durumun arkasının ne olabileceğine herkes kafa yoruyor, ama bir iyimserlik penceresi açmaya çalışan kimse de görülmüyor.
Başbakan Davutoğlu’nun dün Ak Partili gençlere hitap ederken söylediği “çehrelerinizde şehitlik aşkını görüyorum” cümlesi de daha kötüsünün hazırlık gibi görülebilir.
Başbakan, böyle bir cümle sarf etmek ihtiyacı duyduğuna göre ülke yönetiminde hakim varsayımlar da kötümserlik hattındadır.
Her şeye rağmen bir yerden başlamak konusunda bir ışık görünmüyor. Ama sonuçta bu ışığı yaratacak olanlar yine siyasi iradeleri doğru yönlendirecek insanlardır.
Güneydoğu’da yaşayan bütün vatandaşlar çatışmaların durmasını istiyorlar. Durum, “çatışmayı başlatan o mu bu mu” tartışmasını fersah fersah aşmıştır.
Artık hangi noktadan başlanacağını tespit etmek ve buradan başlama iradesini göstermek tek önemli konu haline gelmiştir.
Şu anda da bir başlangıç noktası net olarak görülmektedir. PKK hendek kazmayı durdurması, askerin de şehirlerden çekilmesi bir başlangıç noktası olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu bir barış noktası olmasa da, şu anda çatışmanın ortasında kalarak helâk olan halkın bir nefes almasını sağlayacaktır. Sürekli çatışma altında, sokağa çıkma yasaklarıyla yaşamanın ne olduğunu o bölgede yaşamayanlar bilmiyor olabilir, ama bir an özlerini kapatıp orada olduklarını düşünürlerse bir şey hissedebilirler.
Bazen en karamsar anda ortaya çıkan bin ışığın çok farklı gelişmelere yol açabildiğini kendi siyasi tarihimizden de biliyoruz.
Şu anda da ilk ihtiyacımız bir “ışık”tır, tek bir “ışık”. Ve bu ışığın ardından yeni ışıkların doğmasını umut etmektir.
Silahla çözüm hiç bir zaman nihai çözüm olamaz, ancak temel sorunun yeniden üremesini ve dana kuvvetli olarak yaşamasını sağlar. Bugüne kadar hep böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır.