Her sandık sonrasında “seçmen ne mesaj verdi” araması alışkanlık oldu.
16 Nisan sandığı için ise bir tek soru sorulduğu için mesaj aramaya gerek kalmadı denebilir. Yine de Kürtler bir mesaj verdiler.
Halka bir soru soruldu. Halkın yüzde 51.4’ü “Ülkeyi Tayyip Erdoğan’ın istediği gibi yönetmesini kabul ediyorum” dedi. Yüzde 48.6’sı da “Ülkeyi Tayyip Erdoğan’ın yönetmesini istemiyorum” dedi.
Bunun dışında mesaj aramak sadece kafaları karıştırır, halkın yaptığı çok net ve tartışmasız tercihleri bulandırır.
Kürt seçmenin bir kısmının daha 16 Nisan’da Erdoğan’a oy vermesinde ise tek “ekstra” mesaj görünüyor.
Geçen Kasım seçimleri öncesinde HDP’nin oylarını Haziran’da önemli ölçüde artırdıktan sonra Erdoğan ile doğrudan çatışma stratejisini benimsemesine Kürt seçmenin bir bölümü oylarını tekrar taşıyarak tepki göstermişti.
16 Nisan’da bir kısım Kürt seçmenin daha Erdoğan’ın işaret ettiği yönde oy kullanması Türkiye Kürtlerindeki egemen duyguyu net olarak gösteriyor.
Türkiye Kürtlerinin önemli kısmının, beklediği çözümün ancak Tayyip Erdoğan’dan geleceğine inandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
HDP’nin yönetici ve milletvekillerinin hapiste olmasının bu seçmenin Erdoğan tercihini etkilememesini HDP çok iyi değerlendirmek durumundadır.
Bu da, koşullar ne olursa olsun, HDP politikalarının 2019’a kadar büyük ölçüde gözden geçirilmesi mecburiyetini gösterir.
Kürt meselesine bölgenin bütünü açısından baktığımız zaman da Kuzey Irak Kürdistan yönetiminin bağımsızlık yolundaki çalışmalarını Erdoğan ile birlikte yürütme iradesi de ortadadır.
Bu pozisyonları bir aşama daha ileri götürürsek PKK’nın da koşulsuz olarak barış görüşmesi önermesinin muhtemel olduğunu görebiliriz.
Türkiye Kürtlerinin ana tercihi, Kuzey Irak Kürtleri ve Suriye Kürtlerinin beklentileriyle çelişmemektedir. Bu yüzden Türkiye Kürtlerinin mesajı daha da önem kazanmaktadır.
Bunların Tayyip Erdoğan tarafındaki karşılığının ne olacağını söylemek henüz mümkün değil. Ama Kürtlerin Erdoğan’a önemli bir yol açtıklarını söylemek mümkün.