Haberin Devamı
Demokrasimizin eksiklikleriyle ilgili eleştirilere Başbakan Erdoğan “bir haftada her şeyin değişmesini istiyorlar” diyerek cevap verdi.
Bu cevabın temelinde Erdoğan’ın “150 yıllık yapı” olarak nitelediği “muhafazakâr devletçi” yapıyı değiştirmenin güçlüğü yatıyor.
Devletçi-muhafazakâr zihniyetin ve yapılanmanın bir haftada değişmesinin, dönüşmesinin mümkün olmadığı doğrudur.
Bu zihniyet ve yapı hâlen etkili ve her demokratik gelişmeye karşı çeşitli yollarla direniyor.
Söz konusu yapının değişmesi, demokratik düzenin “vesayetler”den kurtulması yolunda en önemli adımlar AKP iktidarı döneminde atıldı. Bu adımlar arasında hukuki reformlar da var, demokrasiye müdahale faaliyetlerinin soruşturulması, yargı önüne çıkması da var.
Son dönemde haklı olarak artan eleştirilerin nedeni, demokrasiye doğru adım atmada duraksanması ve demokrasilerde mümkün olamayacak uygulamalardaki artıştır.
Eleştirilerin kaynağı olan bu hususları “terörle mücadelenin getirdiği zorunluluklar” gerekçesiyle savunmak bugünün buluşu değildir, ülkemizde her türlü demokrasiyi kısıtlama hamlesinin en başta gelen gerekçesi olarak her zaman “terör, bölünme” gibi tehlikeler öne sürülmüştür. İfade özgürlüğünün Batı demokrasileriyle aynı düzeyde olmasını engelleme gerekçesi her zaman “bundan bölücüler ve irticacılar faydalanır; ülke bölünür veya irticanın eline geçer” korkusu olmuş ve bu korku çeşitli yöntemlerle beslenerek toplumun da “az demokrasi”ye razı olması sağlanmıştır.
Bir haftada 150 yıllık yapı değişmez ama bir haftada o yapının değişmesi için çok şey yapılabilir.
Şu anda yaşanan tıkanma da haftalar art arda geçip giderken hükümetteki atalet hâlinin devam etmesinden ve bunun için gerekçeler üretilmesinden başka bir şey değildir.
150 yıllık yapının değişmesinin ve dönüşmesinin tek yolu, demokratik süreçlerin devam etmesi, varolan arızaların giderilmesidir. Demokratik süreç tıkandığında o “150 yıllık yapı” nefes almak, gücünü toplamak için zaman bulmuş olur.
Siyasi iktidarın tepesindeki irade eksikliğini teşhis eden geleneksel yapı, kendisini korumak ve yenilemek için her imkânı kullanacaktır.
150 yıllık açıdan bakıldığında bugünkü durum budur.
Bunu gören, o “bir haftalar”ın değerini de kavrayabilir.