Demokrasi paketinden bugüne kadar yansıyan unsurlar beklentileri daha da yükseltti. Başbakan’ın son açıklamasından paketin gerçekten geniş kapsamlı olacağı anlaşılıyor.
Paket açıklandığında “dağ fare doğurdu” diyebilme umudunu taşıyanlar da var, bunu açıkça dile getiriyorlar.
AKP hükümeti 2004’te Avrupa Birliği üye adaylığıyla birlikte, 2010 referandumuna kadar önemli reformlara imza attı. Bunun siyasetteki karşılığı değişik çevrelerin desteğini kazanmak oldu.
2010 referandumunda, Kürt siyasetlerinin de karşı durmasına rağmen yüzde 58 evet çıkması AKP’nin yanında bir “demokrasi cephesi” oluştuğunun ifadesidir.
Belirleyici soru
2011 genel seçiminde yine oyunu artırarak yüzde 50’ye ulaşan AKP’nin demokrasi hamlelerinde “durağan” bir döneme girmesinin yarattığı soru işaretleri bellidir.
AKP’nin demokrasi hamlesine sadakati, en yakın çevrelerde de sorgulandı. Ama sorgulamalarda bir sorunun cevabı açıkça verildiği zaman beklentilerin ibresi yine AKP’ye dönüyor:
Eğer AKP iktidardan gider, CHP-MHP koalisyonu iktidar olursa Türkiye yine bir demokratik reformlar sürecine girecek midir?
Bu soru sorulduğunda, beklentilerin hedefinin AKP hükümeti olması kaçınılmazdır.
Soru, terörün sona ermesi ve barış süreci için sorulduğunda da beklentiler yine AKP hükümetine dönüyor.
Talep eden toplum
Üç yıllık durağan dönemde, barış süreci başta olmak üzere, bazı rahatsızlıkların öne çıkması ve “türbülanslar” yaşanması, çatışmacı dilin egemen olması bütün toplumu gerdi.
Bu çerçeveden bakıldığında demokrasi paketiyle ilgili beklentilerin yükselmesi çok yerindedir. Beklentinin yüksekliği, toplumun bütün sıkıntıların ilacının demokraside olduğu bilincinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Demokrasi paketiyle 2004-2010 ruhuna dönmeyi sağlayacak siyasetler ülkenin geleceğini kuracak siyasetler olacaktır.
Başbakan Erdoğan’ın söylediği gibi kapsamlı bir paketle ilerlemeyi isteyen bir toplum, her zaman talep eden, daha fazlasını isteyen bir toplum, sağlıklı bir toplum olmaya adaydır.
Beklentiler yüksek
Haberin Devamı