Başbakan Erdoğan, ilişkilerde bir canlanma sağlamak için, içeride fazla gerilim olan bir dönemde Avrupa’da. Bu ziyaret, bir yandan da “sorularınıza cevaplarım var” anlamına geliyor. Batı’nın son dönemde birikmiş soruları var ve o sorulara cevap istemek de hakkı. Avrupa Birliği üye adaylığı, Avrupa’nın her sorusuna cevap istemesinin “yasal” dayanağı.
Demokrasi ve hukuk devleti bağlamında sorulacak sorulara “sana ne” deme hakkı da, meşruiyetini çoktan kaybetmiş bir hak olduğuna göre Avrupa soracak, biz derdimizi anlatmaya çalışacağız.
Batı’ya, Batılıya anlatmakta güçlük çekeceğimiz ve onların ısrarla soracağı konular bellidir. Zaten soruyorlar.
Gezi olaylarına siyasi yorumlar, Batılı için farklı bir siyasi tahlil meselesidir, ama sormaya devam edecekleri konu, Gezi olayları ve sonrasında güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanmasıdır.
“Sizde de oluyor” cümlesi bu sorunun cevabı değildir, çünkü onlarda böyle bir şey olduğu anda tepki gösterilir, aşırı güç kullanan kamu görevlisiyle ilgili gereken yapılır ve yine gerekiyorsa başka tedbirler alınır.
Düşmanımız değil...
İstanbul’da ve başka şehirlerden her gösteriye biber gazıyla müdahale edilmesini Batılıya anlatmak kolay değildir. Neyse ki kolay değildir. Buna verilecek cevaba Mısır’ı karıştırmak, Suriye’yi karıştırmak da karşı taraftan hep kusurun kabulü olarak alınır.
Batılıya hapisteki gazeteciyi anlatmak, terörle mücadele kanunun bizdeki uygulamasını anlatmak da kolay değildir. Batılı böyle bir kanunun varlığını anlasa da uygulanma şeklini, gazeteci kimliği taşıyanların, basit siyasi faaliyetlerde bulunmuş akademisyenlerin hapse girmesini anlayamaz.
Batılı, kuvvetler ayrılığı konusunu, siyasi iktidarın güçlü bir şekilde denetlenmesini ciddiye alır ve demokrasinin var oluşunun temel unsurlarından biri olarak görür. Bunun için, siyasi iktidarların yargıda bir ölçünün üzerinde etkili olmasından “kuşkulanır.”
İnternetle gelen haberleşme, bilgiye ulaşma ve iletişim imkânlarının kısıtlanmasını Batılıya izaha çalışmak da beyhude bir girişim olur.
Avrupa ile ekonomik ilişkilerimiz büyük, orada yaşayan vatandaşlarımız dolayısıyla insani yakınlığımız büyük, “batılı demokrasi” dediğimiz için de “ruhsal” yakınlığımız var ve Avrupa bizim düşmanımız değil.
Batılıya anlatmak
Haberin Devamı