Siyasette şartlar oluştuğu zaman, bir gün önce hiç hesaba katılmayan ihtimal bile gerçek olabilir.
“Baskın seçim” ile ilgili fikir yürütürken, şu anda bunun için gerekli şartların ufukta görünmediğinden yola çıkıyoruz.
Biraz dikkatli bakarsak şartlardan birinin çok yakında durduğunu görebiliriz. Bu şart, HDP’nin yakın geleceğiyle ilgilidir.
Ankara’da yapılan bazı hesaplara göre, milletvekilliği düşecek ve terörle işbirliği, teröre destek suçlamasından hüküm giyecek HDP’li sayısı belli bir miktara ulaşırsa seçim konuşulmaya başlanır.
Ak Parti’nin HDP’yi baraj altına itme stratejisi geçen iki seçimde de başarısız oldu. Yeni bir seçim durumunda HDP’nin baraj altında kalmamak için bağımsız adaylarla seçime girmesi durumunda da 20-25 vekillik Ak Parti’ye geçecektir.
Yakın bir seçimde MHP’nin de baraj altında kalması oldukça yüksek bir ihtimal haline gelmiştir. Bu partide Bahçeli’nin genel başkanlığa devam etmesi veya etmemesi halinde belli kopmalar giderek daha kuvvetli bir ihtimal olmaktadır.
Eğer MHP içindeki çatışma bölünmeyle devam ederse, partiden ayrılmak zorunda kalacak MHP’li vekillerin önündeki tek yol olarak Ak Parti’ye yaklaşmak kalacaktır.
Bu durumda, birkaç HDP’linin vekilliklerinin düşmesiyle birlikte Ak Parti yeni anayasayı referanduma götürme ve halkın onayını alma şansına sahip olacaktır. Bu noktadaki varsayım tabii ki halkın önüne gelecek anayasayı, başkanlık sistemi dahil onaylayacağıdır.
Bu gelişmeler, baskın seçime ihtiyaç bırakmaz ve üçü de zayıflamış muhalefet partilerinin karşısında Ak Parti’yi bir seçim başarısı daha kazanmış gibi kuvvetli hale getirir.
Eğer bu gibi gelişmeler yaşanmazsa ve yeni anayasayla birlikte başkanlık sistemini halka götürmek için baskın seçim de her zaman kullanılabilecek bir yoldur.
Bunun şartlarının ortaya çıkması için Meclis’teki anayasa komisyonunun 6 ay olması gereken çalışma süresinde bir gelişme sağlanmaması da gerekir. Buradan bir sonuç çıkmasına hiçbir siyasi parti inanmadığına göre, bu 6 ay Ak Parti için bir sonraki hamlelerinin hazırlık dönemi olacaktır.