Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ak Parti genel başkanı olmasıyla başkanlık sistemine fiilen geçmiş olduk.
Erdoğan’dan önce Atatürk ve İnönü hem cumhurbaşkanı hem parti genel başkanıydı.
Çok partili sistemde “tarafsız” olduğu varsayılan cumhurbaşkanlarının aslında gerçek anlamda tarafsız olmadıklarını da biliyoruz.
Anayasa değişikliğinin halk tarafından onayının ardından yeni sisteme göre ilk icraat Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Cumhurbaşkanının yetkisi içindeki atamalar olmuştu.
Yeni sistemin ikinci uygulaması da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ak Parti genel başkanlığına tekrar seçilmesiyle gerçekleşti. Yeni anayasa ile öngörülmüş olan bakanlık sisteminin diğer kısımları 2019 cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte yürürlüğe girecek.
Ama şu andaki fiili durum, bunların esasen gerçekleşmesi için de herhangi bir engel oluşturmuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önemli bakanlar kurulu toplantılarını yönetmektedir ve siyasetin ana hatlarını çizmektedir.
Cumhurbaşkanının parti genel başkanı olması, şu andaki başbakanın cumhurbaşkanının yardımcısı olması anlamına gelmektedir.
İktidar partisini yöneten, politikalarını belirleyen cumhurbaşkanı olduğu zaman, mevcut başbakan ancak onun yardımcısı pozisyonunda olabilir.
Mevcut durumda devleti ve hükümeti ve iktidar partisini yöneten kişinin bakan atamalarında istediği uygulamaları yapmasının de herhangi bir engeli bulunmamaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki iki yıl içinde istediği bakan atamalarını yapabilir, bunları Meclis içinden de dışından da yapabilir, bakan sayısını azaltabilir, çoğaltabilir.
Fiilen başkanlık sistemine geçilirken, gerek devlette gerekse iktidar partisinde yeni döneme uyum sağlamak için 2 yıl zaman kazanılmış olmaktadır.
Başkanlık sisteminde bütün siyasi ve idari yapının en tepeye bağlanması beklendiğine göre ortaya çıkabilecek her sorunun çözüm adresi de yine en tepesi olacaktır. Başkanlık sisteminin hayata, insanların özlem ve bekleantilerine nasıl yansıyacağını da önümüzdeki iki yıl içinde bol bol göreceğiz.