Her seçim önemlidir. Önemli toplumsal değişim süreçlerini yaşayan ülkemizde 7 Haziran seçimi daha da önemlidir.
Bu seçimde 40 küsur milyon insan Tayyip Erdoğan’ın “2023 vizyonu”nu ve Türkiye Kürtlerinin silahı bırakmasını oylayacak.
Erdoğan’ın “2023 vizyonu” içinde yeni anayasayla birlikte “kalıcı barış” da vardır ve seçmen bu vizyonun barış maddesini de oylayacaktır.
Yeni anayasayla birlikte, barışın ve başkanlık sisteminin, seçmen nezdindeki ağırlıklarını henüz tam bilemiyoruz. Ama en sorunlu günlerde yapılan araştırmalarda bile halkın en az yüzde 60’ının barış sürecine destek vermesinden bu maddenin seçmenin kararında önemli etkisi olacağını söyleyebiliriz.
AKP barış sürecindeki son gelişmeleri ele alırken, İmralı’yı, Abdullah Öcalan’ı ve HDP ile PKK-KCK’yı, Kandil’i farklı noktalara koyuyor. Bazı AKP sözcülerinin HDP eşbaşkanı Demirtaş’ı barış sürecinin önünde engel olarak ilan etmeleri de bu ayrımın en uç noktası olarak ortaya çıktı.
Halkın gözünde, bu ayrımların etkisinin belli bir ölçüyü geçmediğinin göstergesi cumhurbaşkanı seçimi olmuştu. HDP de İmralı da bu seçimde alınan oyu, “Türkiye partisi olma iddiasının kabul ve onayı” olarak gördü.
Son silah bırakma çağrısından önce yapılan hemen tüm araştırmalarda HDP’nin oy oranının yüzde 9’a çok yakın olması da cumhurbaşkanı seçimindeki havanın devam ettiğini gösteriyor.
Abdullah Öcalan’ın silahlara veda çağrısının ardından HDP’nin oy kaybetmeyeceği ne kadar kesinse, oylarını artıracağı da çok net olarak görünmektedir.
Silahlara vedanın AKP’nin “kardeşlik projesi”nin başarısı olduğunu düşünenler kadar, gerek Kürt seçmende gerekse CHP’den soğumuş seçmende HDP’nin bir çekim merkezi haline geldiğinin işaretleri çoktur.
CHP’nin en garantili seçmeni olarak gördüğü, bu yüzden de “beyaz Türk” olarak horlanan kesimin artık “beyaz Türk” kalıplarının dışına çıkma eğilimine girmesi de esas olarak HDP’nin seçim avantajı olacaktır.
“Kalıcı barış” henüz gelmedi, ama bundan sonra yaşanabilecek bütün dalgalanmalara rağmen geri dönüş olmayacağına inananların kendilerini ifade alanı olarak iki partiden başkası yoktur.
Barışın ilk siyasi getirisi, bir anlamda oya tahvilinin AKP ve HDP’de gerçekleşeceği
açık olarak görülmektedir. Bu noktada iki partinin seçim öncesi polemikleri de belki ikisi arasında ve daha çok Kürt seçmen üzerinde etkili olabilir, ama bu kadar.