Barış iradesi teyidi

Haberin Devamı

İmralı’dan Türk halkına doğrudan mesaj geldi; bu mesajdan anlaşıldığı üzere birkaç güne kadar da çekilmeyle ilgili bazı tereddütler geçiren silahlı gruplara da mesaj gidecek.

Abdullah Öcalan, Türk halkına doğrudan seslenerek, barış ve silahsız siyaset politikasında bir değişiklik olmadığını gösterdi, olmayacağı taahhüdünü tekrarladı.

Türk halkına doğrudan seslenmek hem iradenin kuvvetini hem kararlılığını hem de çıtanın yüksekliğini gösteriyor. Öcalan’ın gelecek için öngördüğü “demokratik siyaset” hattı sadece Kürtler için, Kürt meselesi çerçevesinde kalmayan, bütün Türk halkının tümünü kapsayan bir siyaset hattıdır.

Öcalan, böyle uzun vadeli ve geniş boyutlu bir siyasi çerçeve çizerken, Kandil çevresinden bazı itiraz ve kuşku beyanlarının sona ermesi konusunu da doğrudan üstlenmiş oluyor.

1 Mayıs olabilir

Son mektubun gidişinden önce bir tarih telaffuz edilmeye başlanmıştı.

21 Mart Nevruz Bayramı hep akılda kalacak bir tarih olarak seçilmişti, 1 Mayıs Emekçi Bayramı’nın da barış yolunda ikinci büyük adımın tarihi olması ihtimali yüksektir.

Türk halkının barış sürecine desteğinin sürekli yükselmesi, çekilmenin beklendiği şekilde gerçekleşeceğine ilişkin kuşkuların etkisinin zayıflığını da gösteriyor.

CHP’ye oy verenlerin yüzde 65’inin, CHP’lilerin yüzde 50’sinin “barışçı çözüm”ü desteklemesi, sürece yönelik engelleme, geciktirme, korkutma girişimlerini etkisiz kılacak bir irade kuvvetini işaret ediyor.

Tartışmaları sulandıran ayrıntıların üzerine çıkılarak çekilmenin çabuk gerçekleşmesi, bir an önce “esas konu”ya, anayasaya dönüşü sağlayacaktır.

Gerçek gündem

Bu ülkede silahların bir daha ortaya çıkmamasının, ülke topraklarının savaş alanı olmamasının asıl güvencesinin demokratik-sivil-medeni anayasa olduğu bilinci halkın çoğunluğunda yerleşmiş durumda.

Bu süreçte görülen bazı “mızmızlanma” hâllerinin sona ermesi en başta gerçek gündeme dönüşü hızlandıracaktır.

Öcalan’ın taahhüdünü doğru okuyanlar kimsenin “mızmızlanma”ya, önemsiz ayrıntıları öne çıkararak kuşku ortamı yaratmaya hakkı kalmadığını da göreceklerdir.

DİĞER YENİ YAZILAR