Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahmet Davutoğlu’na henüz hükümeti kurma görevini vermeden, MHP Genel Başkanı Bahçeli koalisyona kapıyı tam kapattı, hatta kilitledi.
Bahçeli’nin, Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a verdiği beyanatta bir tek küçük ışık bile yer almıyor, tam tersine “neden olmaz”ın bütün hatları çiziliyor.
MHP genel başkanı, 7 Haziran gecesi çizdiği üç kıpkırmızı çizgiyi tekrar ediyor ve bunlarda hiçbir uzlaşma arayışı olamayacağını söylüyor.
Bu beyanatta, kımızı çizgilerin kırmızıları biraz daha koyulaşmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “anayasal çizgiye çekilmesi”, “Çankaya’da fanusa kapatılması” olmuş. “Çözüm sürecine hayır”ın tekrarında çözüm süreci “çözülme süreci” olmuş.
Ahmet Davutoğlu Van’da, “çözüm süreci milli birlik ve kardeşlik projesidir, asla taviz verilmeyecektir” derken Bahçeli’nin “çözülme süreci” demesi de bu koalisyonun mümkün olamayacağının iki teyidi anlamına geliyor.
MHP lideri, Ak Parti ile koalisyonun neden olmayacağını anlatırken, kendi açısından daha kuvvetli bir ortakla çalışmanın korkularını da aktarıyor. “Bakanların birbirini takibinden” bahsederken belli ki eski koalisyon dönemlerinde olumsuzlukları düşünmektedir.
Yine de Bahçeli’nin “Birbirimizi aldatmanın gereği yok” sözleri de herkesi bir anlamda rahatlatacak bir tavırdır. Bu “herkes”in içinde MHP’nin tümü var mıdır, bunu şimdiden bilemeyiz, ama Bahçeli kendi seçmenine karşı da net bir tavır almıştır.
Eğer Ak Parti ile CHP koalisyon kurmayı başarırlarsa da Bahçeli’nin gözünde ana muhalefet olmak varsa, bunu da “esas düşman” HDP ile paylaşmak zorunda kalacaktır.
Bu durumda gerçekten ilginç bir siyasi yapılanma ortaya çıkacaktır. İktidarda muhafazakar demokrat Ak Parti ile ulusalcı ve sosyal demokrat ve de devletçi CHP olacak, iki parçalı ana muhalefetin yarısı milliyetçi toplumcu MHP diğer yarısı da sosyalist sol ve liberallerin desteklediği Kürt siyaseti olacaktır.
Bu manzarada, muhalefetteki rekabet ve yarışın, iktidardaki rekabet ve yarışın önüne geçmesi bile muhtemeldir. Bunun siyasetin tümüne yansıması da şu anda akla gelmeyen birçok meseleyi de gündeme taşıyacaktır.
Bu arada Bahçeli bir de, Çin’in Uygurlara yaptığı baskıyı protesto eden ülkücülerin Korelileri dövmesi için de “hepsi çekik gözlü karışabilir” demiş.
Bir fıkra var. Bir Yahudi ile Çinli tesadüfen yan yana gelmiş, Yahudi Çinliye “Ben sizlerden hoşlanmam, Pearl Harbour’a saldırdınız, Amerikalıları öldürdünüz” demiş. Çinli “Onlar Japon’du ben Çinliyim” deyince de Yahudi “Ne fark eder hepiniz çekik gözlüsünüz, aynısınız” demiş. Birazdan Çinli Yahudi’ye “Ben de sizi sevmem çünkü Titanik’i batırdınız” demiş. Yahudi atlamış “Bizimle ne alakası var Titanik’i aysberg batırdı.” Çinli cevabı vermiş: “Goldenberg, Rozenberg, Aysberg ne fark eder, hepiniz aynısınız...”
Fıkra gibi değil mi?