Kandil’den rahatsızlık sesleri çıkıyor. Bu seslere karşı ilk tepkiler de ‘dikkate almamak, ama bazı raporları tedavüle sunmak’ oldu.
Kandil’dekiler, Abdullah Öcalan’ın yol haritasına uydular. Buna karşı ise yaratılan bir kuşku havası ilk kez en üst düzeyde dile getirilmişti, tekrarlanıyor.
Dağdaki PKK’lıların silahlı ya da silahsız “çıkış”ları sürerken birkaç yorumu zor olay dışında ciddi bir sorun yaşanmadı.
Ama devlet tarafında bir sorun tespiti var. Buna göre çok sayıda PKK’lı sınır dışına çıkmıyor, şehrinde ya da köyünde. Hatta bazı yeni yapılanmalar içine giriyor.
Devletten böyle raporlar geldiği ve bunların hükümet katında da etkili olduğu anlaşılıyor.
Top hükümette
Herhangi bir sorun yaşamayacağını düşünen PKK’lıların daha önce kış aylarında yaptıkları gibi köylerine, evlerine dönmeleri, ortamı bilenler için beklenmedik bir durum değildir. Silahlarını bıraktıktan sonra siyasi faaliyet alanına giren işler yapmaları da tahmin edilebilecek bir durumdur.
PKK, otuz yıl içinde aşağıya doğru kuvvetli bir yapılanma oluşturdu. Bu kişiler köyde aval aval oturup “survivor” izlemeyeceklerdir, kendi aralarında ve Kürt siyasetinin tümü içinde belli ilişkileri olacaktır. Bunları abartmanın anlamı yoktur.
Esas olan silaha el sürmemeleri, silahlı faaliyet hazırlığı yapmamalarıdır.
Devlet raporları, birkaç PKK’lının hareketi üzerine kurulur ve yukarıya “alarm” havasında iletilirse bu durumu hareketsizliğe bahane olarak kullananlar çıkacaktır.
Nitekim hükümet katında böyle bir eğilim seziliyor.
Eğer, “ikinci aşama”ya geçmemek için bu raporlar üzerinden bir bahane sistemi yaratılırsa çok zor yaratılmış olan güven ortamında büyük gedik açılır.
Barış sürecinin Nevruz’dan bugüne kadarki gelişmesine ve halkın çoğunluğundaki algıya baktığımızda, Kürt tarafının herhangi bir suçlamayı hak etmediğini kabul etmek gerekir.
Top epeydir hükümettedir ve hükümete, ayak sürüme bahaneleri yaratılarak “bekle” baskısı yapıldığı da çok açık görülüyor. Top hükümettedir.
Ayak sürüme bahaneleri
Haberin Devamı