Haberin Devamı
Kendi uçakları tarafından bombalanarak can veren 35 genç insanın ölümü “askeri çözüm”ün bir kez daha duvara toslamasının resmidir.
Bu olayı, “savaşta böyle şeyler olur” cinsinden insanlığın en geri refleksleriyle mazur göstermeye çalışanlara söylenecek bir şey yok. Neyse ki bunlar, örneği giderek azalan, insanlık geliştikçe yok olmaya mahkûm bir türdür.
“Askeri çözüm” öne çıktığı anda sonuç bundan başka bir şey olamaz.
“Asayişçi” dil egemen olduğu anda şiirde, tuvalde terör arar, gazeteci tutuklar, yayınlanmamış kitabı bomba gibi görürsünüz. Bu stratejiler siyasete ne zaman hâkim olduysa hep aynı şekilde duvara çarpmışlardır.
Hükümet, “askeri çözüm”ün başarılı olduğuna bir süredir inanmış görünüyor, halkı da öyle olduğuna inandırmaya çalışıyordu. Askeri bakış açısında övünme vesileleri hep aynıdır: “Çok zayiat verdirdik, çok terörist öldürdük” ve “istihbaratımız çok iyi çalışıyor, en küçük deliğe kadar izliyoruz” gibi çok tekrarlanmış sözler...
AKP hükümeti de aynı tuzağa çekilmiş, gözleri bu laflarla karartılmış, askeri çözümün mümkün olduğuna inandırılmıştır.
Katliamın kaynağındaki istihbarat sorunuyla ilgili tartışma da durumun fecaatinin en büyük göstergesidir. Böyle bir olaya bir istihbarat beceriksizliği yol açmışsa, bunun bütün sorumlularının, bir süredir istihbarat gücüyle övünen siyasi yetkililer en başta gelmek üzere, tümünün evine gitmesi gerekir.
Eğer olay bir “istihbarat oyunu” ise, yani “birileri” bilerek askeri yetkilileri oyuna getirip bu katliamı yaptırdıysa durum daha da kötüdür. O “birileri” PKK ise de, başka eller devreye girmişse ve bu olayı Hükümet’in alnına yazmayı başarmışsa, siyasi iktidar nereye ne kadar hâkim olduğunu çok iyi düşünmelidir.
Siyasi iradenin “açılım”ı sadece Habur’da değil, tutuklama furyasıyla da “oyuna” getirildi ve siyasi iktidar “askeri çözüm”e yaklaşarak kendine kurulmuş tuzakların içine düşmeye hazır hale geldi.
35 fukaranın katliamıyla askeri çözüm ihtimalinde bunların hep olacağını, her türlü kirli ve kanlı oyunun çok kolay zemin bulabileceğini bir kez daha bütün ülke olarak görmek zorundayız.