Mısır ve Suriye’de bir süredir belli bir sükûnet havası ortaya çıkarken, Ankara’ya Batı’dan eleştiriler devam ediyor.
Mısır’da askeri cunta çok kan döküldükten sonra duruma hâkim olmuş görünüyor. İhvan’ın karşısında darbeyi destekleyen toplumsal güçler sayesinde askeri yönetim rahatlamış durumda.
Batı’nın Mısır’daki temel tavrı değişmedi, sadece ekonomik yardımlarla ilgili bazı hamleler yapıldı, ancak bunlar da askeri yönetimi “bunaltacak” ölçüde değildir.
Batı’nın Mısır’a bakışındaki ana eksen hâlâ “siyasal İslam”ın iktidar seçeneği olmasıdır. Askeri yönetim siyasal İslam’ı püskürtür, sonra Batı’dan “demokrasiye geçiş” talepleri başlar.
‘Kolay lokma’ değilmiş...
Suriye’de de Esad duruma hâkim görünüyor. Orada da çok kan döküldü. Ama Esad karşısında kuvvetli bir toplumsal muhalefet ve iktidara aday bir oluşum ortaya çıkamadı.
“Özgür Suriye Ordusu” adı altında anılan çeşitli silahlı güçlerde de radikal İslamcı grupların hâkimiyeti ve burada Ankara’ya dönük tepkiler devam ediyor.
Suriye’de savaşan muhalif grupların Ankara’dan desteklendiği kanaati Batı’da yerleşmiştir. Batı’nın Suriye krizine bakışı da yine radikal İslam’a endekslidir ve bu ülkeye Esad sonrasında radikal İslamcı grupların hâkim olması endişesi Batı için birinci sorundur.
Esad’ın “kolay lokma” olmayacağını Batılı siyasi analistler krizin başından beri söylediler. Esad, İran hattının yanında Rusya siyasetini de belli dengeler içinde yürüterek “kolay lokma” olmayacağını kanıtladı.
Gereksiz yükler atılmalı
Ankara’nın Suriye politikasında zaman zaman “savaşa istekli” görüntüsü vermesi de Batı merkezlerindeki soru işaretlerini fazlasıyla çoğaltmıştır.
Batı “radikal İslam”ı hem Suriye hem Mısır’da birinci tehlike olarak görmeye devam ettikçe bu soru işaretleri devam edecektir.
Ankara’nın manevra alanı ne kadar daralmış görünürse görünsün siyasetin yeni kanallar açması her zaman mümkündür.
Suriye tezkeresi çok önemli değil; önemli olan, şu anda gereksiz yüklerin atılmasıdır.
Aşağısı sakinleşti mi?
Haberin Devamı