Haberin Devamı
Siyasetin nasıl yapılmaması gerektiğinin o kadar çok örneğiyle karşılaşıyoruz ki, siyasetin iyi bir şey olduğuna istesek de bir türlü inanamıyoruz.
Yerel seçim sathı mailine fiilen girilmiş durumdayken seçimin yapılacağı tarih konusunda bile makul olan üzerinden bir anlaşma sağlanamıyor.
2014’te cumhurbaşkanı seçimi yapılacak. Ardından kışın yerel seçim yapılacak. Belki araya bir de anayasa referandumu mecburiyeti girebilir.
Sıkışık seçim takvimi rahatlatmak amacıyla yerel seçimin 2013 sonbaharına çekilmesi makul bir öneridir.
Bunu kendi başına tartışmak yerine CHP, büyükşehir belediyeleri kanunu da “pazarlığın” içine sokmak, iktidar partisini bu şekilde “sıkıştırmak” istiyor.
Büyükşehir belediyeleriyle ilgili kanun ve bağlı değişiklikler önemlidir, çok ayrıntılı tartışılmalıdır.
Mesele yerel yönetimlerin güçlendirilmesi üzerinden ele alınmalı ve kanun bu amaca en uygun hâle getirilmelidir.
Büyükşehir belediyeleri kanununu yerel seçimin öne alınması pazarlığının bir parçası hâline getirmek ise basit bir “gol atma” girişiminden başka bir şey değildir.
Yine yerel yönetimlerle ilgili olarak, İstanbul’da bir bölgenin Şişli ilçesinden alınıp Sarıyer ilçesine bağlanması girişimi üzerine kopan gürültü de ilginçtir.
Tepki gösterenler önce dün bazı gazetelerde yer alan haritaya bir göz atarak bu bölgenin hangi belediyeye bağlı olması gerektiği sorusuna cevap verseler siyaseti bu kadar ucuzlatmamış olurlardı.
Ayrıca tepki gösterenler daha önce bu bölgenin ANAP tarafından kendi partilerinin elinde olan Şişli ilçesine bağlandığını, böylece SHP’li Sarıyer ilçesinin elinden alındığını da hatırlamak ve hatırlatmak, sonra fikir beyan etmek durumundadırlar.
Eğer yerel seçimler 2013 sonbaharına alınırsa AKP “gol atmış” olmaz, sadece makul bir değişiklik yapılmış olur.
CHP yerel seçimi 2014 kışında yaptırırsa da parti binaları dışında kimse kimseye “CHP AKP’ye amma gol attı” demez.
Böyle ucuz siyaset yapma alışkanlığını devam ettirenler, Türk halkının, seçmeninin bunlardan çoktan bıktığını ve bıktığını da sandıkta sürekli olarak gösterdiğini anlamamakta ısrar ediyorlar.
Sonra soruyorlar, “tek partili sisteme mi gidiyoruz” diye.