Altı yılın sonunda

Haberin Devamı

Türkiye’nin medeni bir anayasa sahibi olacağına inanan kaç kişi kaldı, bilemeyiz. Ama sayının fazla olmadığı kesin.

1982 yılında, 12 Eylül askeri yönetiminin tayin ettiği Danışma Meclisi tarafından yapılan ve yüzde 92 oyla halkın kabul ettiği anayasa defalarca değiştirildi. Bu değişiklikler medeni bir anayasa hedefi doğrultusunda değil, günün ihtiyaçlarına göre yapıldı. Herkes bunun için kendine göre bahaneler buldu ve işin esasından uzak durdu.

1982 anayasası halkın oyuna sunulmadan önce bu metni eleştirmek de yasaktı, halkı hayır demeye çağırmak da yasaktı. Oy kullanmamak da yasaktı. O günlerde kimlerin yayın organlarının 1982 anayasasının gönüllü taraftarı olduğunu da hatırlamak gerekiyor. Hatırlayanlar bilmeyenlere anlatsın, meraklılar gazete arşivlerine baksın.

‘Kaderin cilvesi!’

Hesap belli, 1982 anayasasının üzerinden 31 yıl geçti, kendilerini “demokratik siyaset” içinde sayanların, zaman zaman iktidara oturan ya da ilişenlerin hiçbiri bu anayasadan kurtulmak için bir hamle yapmadı.

Türkiye’ye anayasanın anlamını ve demokratik anayasayı öğretenlerin de “ulusalcı” ve “az özgürlükçü” olmalarına artık herhâlde “kaderin cilvesi” diyeceğiz...

AKP’nin ilk anayasa hamlesi ise 2007’de, Prof. Özbudun başkanlığındaki bir heyete hazırlatılan anayasa metnini tartışmaya açmak oldu.Fakat çok şiddetli saldırılar karşısında bu metin rafa kalktı, hamle de kenara alındı.

Önce siyaset inanacak

Son duruma gelince; dört partinin eşit sayıda üyeyle temsil edildiği komisyonda 60 maddede uzlaşma sağlandı. Şimdi AKP bu paketi diğer partilerle görüşecek.

Ama “60 madde” ile ne yapılacağı, nasıl bir yöntemle ilerleneceği de belli değil.

Askeri yönetimin anayasası ayıbından kurtulmak ve medeni bir anayasa için belli bir “toplumsal ruh” gerekiyor. “Olsa ne olur olmasa ne olur” ruhuyla medeni bir anayasa seferberliği mümkün değil. Ne yazık ki, altı yılık debelenmelerle gelinen yer böyle bir nokta. Önce toplumda anayasa için bir hareket yaratılacak, toplum tekrar medeni bir anayasaya, bunun şart olduğuna inanacak ve harekete katılacak. Ama önce siyaset inanacak ki, toplum da inansın.

DİĞER YENİ YAZILAR